ENGLISH
  Güncelleme: 20/10/2017

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik Estonya Dış Politika Enstitüsü’nde konuştu

İki günlük ziyaret için Estonya'nın başkenti Tallin'de bulunan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Estonya Dış Politika Enstitüsü’nde eski parlamenter ve diplomat Aap Neljas'ın moderatörlüğünde “Avrupa, Ortak Geleceğimiz: Bir Türk Bakış Açısı” başlıklı bir konuşma yaptı.

Türkiye'nin Suriye ve Irak kaynaklı istikrarsızlıklar sebebiyle 3 milyon civarındaki mülteciye ev sahipliği yaptığını anlatan Bakan Çelik, Avrupa'da ise birkaç yüz veya bin mültecinin kabul edilmesine itiraz edildiğini, "insanlık için utanç verici olan ırkçı gösteriler" yapıldığını hatırlattı.

Sığınmacıların ülkelerini, halkını katleden bir rejim yüzünden terk etmek zorunda kaldığını vurgulayan Bakan Çelik, tel örgüler örüp, askerler dikerek veya gösteriler yaparak bu insanları ölüme terk etmenin asla kabul edilemeyeceğini vurguladı.

Bakan Çelik, "Türkiye 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Şimdiye kadar mültecilere karşı ırkçı bir gösteri olmamıştır. Gurur verici bir şekilde Türk halkı ölümden kaçan 3 milyon insanı bağrına basmıştır." dedi.

Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı anlaşmasından önce 7 bin kişinin Akdeniz'e açıldığını ve hayatını kaybettiğini anımsatan Bakan Çelik, şu an ise bu sayının 50 civarına indiğini ve insan ölümlerinin son bulduğunu ifade etti. Bakan Çelik, "Tek başına Türkiye, bütün insanlığın yapması gerekeni yaptı. Ölümden kaçan bu insanlara sahip çıktı ve bu insanları Akdeniz'de ölmekten kurtarmıştır. Türkiye tek başına dünyanın vicdanı olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin bu çerçevede devlet ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere 30 milyar dolar harcadığını vurgulayan Bakan Çelik, Türkiye'nin bununla gurur duyduğunu kaydetti.

Bakan Çelik, AB ile sığınmacılara ilişkin yapılan anlaşma kapsamında AB'nin sığınmacıların ihtiyaçlarında kullanılması için Türkiye'ye 3+3 milyar avronun gönderilmesi gerektiğini ancak Türkiye'nin eline sadece 883 milyon avro civarında bir para geçtiğini söyledi.

Bakan Çelik, sığınmacıları misafir ederek AB'nin siyasi değerlerini kurtaran Türkiye'ye teşekkür etmek gerekirken, eleştirilmesini doğru bulmadıklarını aktardı.

Estonya AB Dönem Başkanlığına da değinen Bakan Çelik, ülkenin başkanlık süresince ekonomi, savunma ve güvenlik gibi alanlarda önceliğinin bulunduğunu anlattı.

Bu meselelerin Türkiye olmadan Avrupa'da yönetilemeyeceğini belirten Bakan Çelik, Türkiye ve AB arasında daha yoğun iş birliği yapmak gerekirken, müzakerelerin kesilmesi argümanlarının sağduyulu olmadığının altını çizdi.

Estonya'ya bu konuda verdiği sağduyulu mesajlar için teşekkür eden Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye bir Avrupa devleti ve demokrasisi olarak yoluna devam edecek. Bugüne kadar AB üyesi olmadan buraya geldik, bundan sonra da AB üyesi olmadan yolumuza güçlü bir şekilde devam edebiliriz ama Türkiye AB üyesi olursa bu Türkiye için bir kazanım olduğu gibi AB değerlerinin korunması, ekonomisinin güçlenmesi, savunma ve güvenlik konularında daha güçlü bir Avrupa'nın ortaya çıkması için Avrupa Birliği açısından da bir kazanımdır."

Katılımcılardan Avusturya'nın Tallin Büyükelçisi'nin, Avusturya'nın AB ülkeleri arasında en çok sığınmacı kabul eden ülke olduğu yorumunu yapması üzerine Bakan Çelik, hiçbir AB üyesi ülkenin kendi kotasını dahi doldurmadığını vurguladı. Birinci veya ikinci sırada olduğunu söyleyen ülkelerin ancak 3 bin-10 bin civarında sayılardan bahsettiğini aktaran Bakan Çelik, Türkiye'de ise sığınmacı sayısının 3 milyonu aşkın olduğunu belirtti.

AB'de çeşitli ülkelerdeki gazeteler tarandığında, olağanüstü sayıda göçmen karşıtı politik beyanatla karşılaşılacağına işaret eden Bakan Çelik, "sığınmacılar sanki ölümden kaçan insanlar değil de düşmanmışçasına bir tutum" olduğunu söyledi. Bakan Çelik, bunun Türkiye'yi Avrupa demokrasisinin, ortak değerlerin geleceği ve Avrupa'nın yeniden İkinci Dünya Savaşı koşullarına dönmesini istemediği için ürküttüğünü ifade etti.

Türkiye'de anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasıyla ilgili bir soru üzerine Bakan Çelik, o süreçte Türkiye'nin ifade hürriyetinin engellendiğini hatırlattı.

Bakan Çelik, Avrupa'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve seçilmiş bakanların ifade özgürlükleri elinden alınırken, AB tarafından da terör örgütü kabul edilen PKK'nın Avrupa'da özgürce toplantı ve gösteri yapabildiklerine dikkati çekti.

Terör örgütü DEAŞ, Türkiye'ye yönelik bir terör saldırısı düzenlediğinde gösterilen dayanışmanın PKK'nın terör saldırılarında gösterilmediğini anlatan Bakan Çelik, "Terör konusunda çifte standart olmaz. Üstelik PKK, AB'nin de terör örgütü kabul ettiği bir örgüt." değerlendirmesinde bulundu.

Terörle mücadeleye ilişkin Türkiye'nin suç unsuru oluşturan birçok bilgi ve belge paylaşımı da yaptığını aktaran Bakan Çelik, Türkiye'nin terör konusundaki eleştirilerinin dikkate alınması ve bu hususların düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından yapılan tutuklamalara ilişkin bir soru üzerine Bakan Çelik, şunları kaydetti:

"Türkiye, bir sene evvel çok vahşi bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Lütfen gözünüzün önüne getirin; Türkiye'nin parlamentosu darbeci terör örgütü mensupları tarafından bombalandı. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı öldürülmek istendi. Bizim 250'nin üstünde vatandaşımız şehit edildi. İstanbul Boğaz Köprüsü'nde çok sayıda insanımız şehit oldu ve adı da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü oldu. Binlerce yaralımız var. Darbe girişimine karışanları ve bu örgütün kamudaki uzantılarını tabii ki tutuklayacağız."

Darbe girişiminin üstünden 1 yıl geçmesine rağmen Türkiye'ye gelmeyen, geçmiş olsun demeyen AB üyesi ülkelerin başbakanları ve dışişleri bakanları olduğuna işaret eden Bakan Bakan Çelik, gelenlerin de çok gecikmeli geldiğini kaydetti. Bakan Çelik, bu konuda bir tek İngiltere'nin istisna olduğunu hatırlattı.

Türkiye'nin olağanüstü hal (OHAL) ilan ederken de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, Türkiye'nin bütün bu zor koşullara rağmen AB ile yakın iş birliği içinde olmayı ve AB üyeliği yolunda reformları sürdürmeyi taahhüt ettiğini ifade etti.

Bakan Çelik, "Çeşitli konularda Türkiye'yi eleştiren AB kurumlarına 'Gelin oturalım, 23. ve 24. fasılları açalım, yolumuza devam edelim' diyorum ama bu fasılları açmadan gece gündüz Türkiye'yi eleştirmek doğru bir politik tutum değildir. İş birliği yapmak istiyorlarsa biz hazırız ama iş birliği yapmadan yöneltilen eleştirilerin iyi niyetli olduğunu düşünmüyoruz." diye konuştu.


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 20/10/2017 / Hit: 4,135

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı