- ANA SAYFAGiriş Noktanız
- BAŞKANLIKKurumsal Yapı
- BİR BAKIŞTA ABAB Yapısı ve İşleyişi
- AB İLE İLİŞKİLERTürkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
- Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi
- Temel Belgeler
- Anlaşmalar
- Protokoller
- Katılım Ortaklığı Belgeleri
- Ulusal Programlar
- Avrupa Komisyonu Tarafından Hazırlanan Türkiye Raporları
- Genişleme Strateji Belgeleri
- AB'ye Katılım için Ulusal Eylem Planı (2016-2019)
- AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı (2021-2023)
- Ortaklık Konseyi Kararları
- Türkiye-AB Zirvelerine İlişkin Belgeler
- Kurumsal Yapı
- Gümrük Birliği
- Türkiye- AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantıları
- VERİKaynaklar
- MEDYAHaber / Duyuru
- İLETİŞİMBize Ulaşın
AB Bakanı Ömer Çelik İzmir’de Temaslarına Devam Ediyor
İzmir’de temaslarda bulunan AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin, "Cumhurbaşkanı bizim partimizden çıktı, Başbakan bizim genel başkanımız, Meclis'te çoğunluğumuz var, mesele bizim güce kavuşma meselemiz olsaydı bu sisteminin devamını isterdik, CHP'nin de devam etmemesini istemesi lazımdı." dedi.
AB Bakanı Ömer Çelik, AK Parti İzmir İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, kadın kolları üyelerinin politikaya aktif katılımından mutluluk duyduğunu söyledi.
Avrupa Parlamentosunda bir milletvekilinin kadın-erkek ücret eşitliği görüşmeleri sırasında kadınlara karşı nefret suçu işlediğini dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, "Sadece hayatın paylaşılması açısından değil, demokrasinin kalitesi, ekonominin büyümesi ve kalıcılığı açısından kadın kollarının güçlü şekilde siyasi hayata damga vurmasının öneminin altını çizmek istiyorum." şeklinde konuştu.
Bakan Ömer Çelik, Türkiye'nin halk oylaması sürecine girdiğini hatırlatarak, şunları dile getirdi:

"Bana da bir yerde sordular, 'Niye bu kadar acele ediyorsunuz?' diye. Nasıl acele ediyoruz? 200 yıldır bu topraklarda bunu tartışıyoruz, sistem değişikliğinden bahsediyoruz. 2011 yılında da ilk defa bu topraklarda halkın özne olduğu, aşağıdan yukarıya yükselecek bir anayasanın yapılması için AK Parti, o zamanki Başbakanımız, şimdiki Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir girişim başlattı. Meclis'te uzlaşma komisyonu kuruldu ama maalesef bu uzlaşma komisyonunda yeterli çaba göstermemize rağmen şunu gördük, biz Türkiye için yeni ve sivil bir anayasa yapmak istiyorduk. CHP ise vesayet anayasasının devam etmesini istiyordu."
12 Eylül Anayasası'nın esasında bir anayasa değil, "faşist cuntanın fermanı" olduğunu vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, bu anayasanın baskısını azaltmak için çeşitli reformlar yapıldığını ancak bugün de ciddi sivilleşme ve anayasa probleminin bulunduğunu, bu problemin de 16 Nisan'da sandıklardan güçlü bir 'Evet' çıkmasıyla son bulacağını ifade etti.
- "CHP'nin de devam etmemesini istemesi lazımdı"
Meselenin "daha çok güç" olmadığını ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı bizim partimizden çıktı, Başbakan bizim genel başkanımız, Meclis'te çoğunluğumuz var, mesele bizim güce kavuşma meselemiz olsaydı bu sisteminin devamını isterdik. CHP'nin de devam etmemesini istemesi lazımdı çünkü vatandaş ona mevcut sistem içinde iktidar olma yetkisi vermiyor ama bize iktidar olma yetkisi veriyor. Bu çelişki niye ortaya çıkıyor? Çünkü güç bizde olsa bile vatandaşın demokratik yetkisinin, iktidarının güçlendiği, vatandaşın özne olduğu bir yapı ortaya koymak istiyoruz ama CHP, kendisi iktidar olamasa bile devlet vesayeti, siyaset vesayeti devam etsin diye vatandaşın özne olduğu bir şey istemiyor."
- Koalisyon eleştirileri
Cumhuriyet Halk Fırkasının tüzüğünde "Egemenlik kayıtsız, şartsız millete aittir ama millet bu egemenliği Cumhuriyet Halk Fırkası eli ile kullanır." ifadelerinin bulunduğunu söyleyen Bakan Ömer Çelik, "Oysa egemenlik kayıtsız, şartsız millete aittir, dolayısıyla millet iktidarı kurduğu andan itibaren o iktidar, milletin toplumsal taleplerini siyasi temsile çevirmekle mükelleftir, bir tek bu olmuyordu." dedi.

Turgut Özal ve Abdullah Gül'ün bu sorunu demokratik kişilikleriyle aştığını ama Cumhurbaşkanlığının vesayet kurumu olmasıyla ilgili durumun değişmediğini dile getiren Bakan Ömer Çelik, geçmişte milletin toplumsal yapılarıyla kavga eden koalisyon yapılarının ortaya çıktığını, 16 Nisan'daki halk oylamasında "Evet" çıkmasıyla toplumdaki çoğulculuğun, uzlaşmanın da artacağını vurguladı.
Koalisyon ihtimalini ortadan kaldırdıklarını anlatan AB Bakanı Ömer Çelik, "Birtakım koalisyonlar ortaya çıktığında milletvekili transferleriyle Türkiye'nin iktidar yapısı sarsılıyor, zedeleniyor, yamalı hale getiriliyordu. Meclis asli işine, yasama işine geri dönüyor. İktidarın ortaya çıkması için en büyük uzlaşma farklı kimlikler, farklı toplumsal talepler üzerinde uzlaşma sağlayan, yüzde 50'nin üzerinde oy alacak." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında koalisyon hükümeti iş başında olsaydı ortak bir ruhla çalışmanın da mümkün olamayacağına işaret eden AB Bakanı Ömer Çelik, "Koalisyon ortakları arasında bir fay kırığı olsaydı o gece darbeyi engelleme konusunda siyasi irade üzerine düşen mükellefiyeti etkili olarak yerine getirebilir miydi?" diye sordu.
- "Parlamenter sistem hiçbir zaman oturmadı"
Türkiye'de 15 yıldır güçlü bir iktidar olduğunu, bu nedenle koalisyon hükümetlerine gerek duyulmadığını ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de parlamenter sistemin oturduğunu, yeni düzenlemeye neden gerek duyulduğunu soranlar var. Türkiye'de parlamenter sistem hiçbir zaman tam anlamıyla hayata geçmedi çünkü fırsat bulamadı çünkü CHP'nin temsil ettiği geçmişteki devlet vesayeti, yargı vesayeti, askeri darbeler, postmodern darbeler parlamenter sistemin Türkiye'de birikim oluşturmasına imkan vermedi. Her zaman koalisyonlar, parçalı yapılar oluşturdu. İyi-kötü kriz çıkmadan bir tek AK Parti döneminde sistem istikrar üretmeye başladı."
"Türkiye'de demokratik perspektif konusunda kavramların adlandırıldığı bir arama motoru hazırlansa 'Otokrasi' deyince CHP karşılığını vereceğini" söyleyen AB Bakanı Ömer Çelik, "Kimsenin sokaktaki vatandaşa cumhuriyet, demokrasi dersi vermeye yetkisi yoktur." dedi.

- "İzmir'in dağlarında 'Evet'ler açacak"
Vatandaşların 15 Temmuz gecesi demokrasi tarihini yazdığını kaydeden AB Bakanı Ömer Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu rejim değişikliği lafı büyük bir yalandır. Türkiye'de rejim demek, egemenliğin millete ait olması demek. Kim ki milletten bu egemenliği alıyor, o rejim değişikliği yapıyor. CHP'nin desteklediği 27 Mayıs darbesi, 12 Eylül darbesi bir rejim değişikliğidir. 28 Şubat bir rejim değişikliğidir, AK Parti'ye kapatma davası açılması rejim değişikliği teşebbüsüdür. O CHP Genel Başkanı'nın 'Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasa yapma yetkisi yoktur.' demesi rejim değişikliği teşebbüsüdür. Eğer rejime sahip çıkmak istiyorsan, cumhurun yetkisinin her şeyin üstünde olduğunu da ayakta selamlaman gerekiyor."
Bakan Ömer Çelik, AK Parti'nin Türkiye'nin rejimiyle problemi olmadığını vurgulayarak, "CHP burada bir siyasi parti gibi davranmıyor. CHP, siyasetin gereklerini kısıtlamak, gereklerine set çekmek, toplumsal meşruiyeti kısıtlamak, toplumsal meşruiyeti kısırlaştırmak isteyen bir organizma gibi davranıyor." diye konuştu.
AB Bakanı Ömer Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Onlara siyaset yapmaları gerektiğini, cumhuriyete sahip çıkmanın, cumhurun iradesi üzerinde irade tanımamak gerektiğini, rejimin korunmasının egemenliğin ancak kayıtsız, şartsız millete ait olmasını temin edecek, bunu her şartta koruyacak düzenlemeler ile mümkün olduğunu bir kere daha hatırlatıyoruz. AK Parti'nin Türkiye'nin rejimi ile problemi yoktur. Türkiye'nin demokratik bir cumhuriyet olması, bir toplumsal barış müessesi olarak laik bir düzene sahip olması, bir sosyal hukuk devletine sahip olması, AK Parti'nin tarihimizde gördüğü en büyük kazanımlar olarak işaretlediği şeylerdir. Hiç kimse bunları değişik şekilde zedelemeye, siyasi krizler çıkarmaya kalkmamalıdır.
Bu konuda hassasiyeti olanlar bilsin ki bu konular 16 Nisan'da 'Evet' çıktıktan sonra daha da kuvvetlenecektir. İzmir'in dağlarında çiçekler açar, inşallah 16 Nisan'da İzmir'in dağlarında sokaklarında 'Evet'ler açacak."

İzmir programı çerçevesinde AK Parti Çiğli İlçe Danışma Kurulu Toplantısına da katılan AB Bakanı Ömer Çelik, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 150 yıllık yolu 15 yılda geçtiğini, inandıkları hedefe yürürken hiçbir şekilde yorulmadıklarını söyledi.
AK Parti'nin en sevdiği şeyin vatandaşın önüne sandık konulması olduğunu ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, "Çünkü bizim en çok inandığımız şey, siyasette ülkenin yönetimine vatandaşın katılmasıdır. Vatandaşın ülke yönetiminde yegane yetki sahibi olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
AB Bakanı Ömer Çelik, seçilmiş hükümetin üzerinde vesayeti temsil eden cumhurbaşkanı, anayasanın üstünde ise "kırmızı kitap" dedikleri bir kitabın olduğunu belirterek, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle bu makamın vesayet özelliğinin kalktığını anlattı.
Parlamenter sistemin çalışma şekline de değinen Bakan Ömer Çelik, 16 Nisan'da gerçekleştirilecek referandum sonrası iktidarı doğrudan halkın belirleyeceğini vurguladı.
AB Bakanı Ömer Çelik, 15 Temmuz'da iktidarda koalisyon hükümeti olması durumunda yaşanması muhtemel tabloya ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı başka partilerden olsaydı ya da 3 partili bir hükümet olsaydı, geçmişte olmuştu. İçişleri, Adalet ve Dışişleri, ayrı ayrı partilerden, bunlar arasında FETÖ'cü terör örgütüyle ilgili fikir ayrılığı olsaydı, biz o gün devlet olarak bu darbeyi nasıl önleyecektik, bu darbenin üstesinden nasıl gelecektik? O gece darbenin önlemesinde asıl kudret milletimizin kendisidir. Milletimizin bu fedakarlığı karşısında milli iradeye bağlı polis, yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri harekete geçip o darbecileri derdest ettiler.
Eğer böyle bir yaklaşım olmasaydı, bu şekilde bir irade ortaya çıkmasaydı, millet şehitler, yaralılar verirken devlet, kendi içinde kavgaya düşecekti."

AB Bakanı Ömer Çelik, 16 Nisan'da yapılacak referandum sonrası Türkiye'nin koalisyon ihtimallerinden kurtulacağını anlatarak, iktidara gelecek kişinin en az yüzde 51 oyla seçileceğini söyledi.
Egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğunu vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, "15 sene boyunca şunu yapmaya çalıştılar. 'Egemenlik kayıtsız, şartsız millete ait, evet, iktidarı AK Parti'ye verdik ama AK Parti bu iktidarı askeri, yargı vesayeti ve çıkar gruplarıyla iş birliği yaparak kullansın'. Fakat bir şeyi hesap edemediler. AK Parti'nin diğerlerinden bir farkı var, biz iktidara gelirken sizin sözünüzü söyleyen, sizin sesinize kulak verdiğimiz gibi iktidarda da ancak sizin sesinize kulak veririz, sizin sözünüzü söyleriz. Bunun dışında hiçbir sese kulak vermeyiz, hiçbir sözü dillendirmeyiz." ifadelerini kullandı.
- "İklim değişikliğini rejim değişikliği zannediyorlar"
AB Bakanı Ömer Çelik, '6 kere gittim, 7 kere geldim.' sözünün yıllarca övünç kaynağı olduğunu, kendilerinin siyaset kitabında böyle bir sözün olmadığını dile getirerek, iktidarı halkın getirip halkın götüreceğini vurguladı.
CHP'nin kullandığı "rejim değişikliği" söylemine de değinen AB Bakanı Ömer Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir'de bugün hava 18 derece, yarın 20 derece olsa iklim değişikliğini bile rejim değişikliği zanneder. Cumhuriyet Halk Partisinin herhangi bir anayasa değişikliğine rejim değişikliği demediğini ben hiç hatırlamıyorum. Onlar için kafalarındaki ezberi bozan her şey bir rejim değişikliği, yani deseniz ki bugün İzmir'de sağanak yağış var, yarın hava güneşli olacak, hemen İzmir'de rejim değişikliği var diye yazılım ortaya çıkıyor ama onlara bir hatırlatma yapmak isterim. Hepinizin cep telefonu var, hepiniz Google kullanıyorsunuz. Eğer siyasetin bir Google'ı olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi yazdığınızda karşısına otokrasi, totalitarizm ve rejim değişikliği çıkardı. Neden biliyor musunuz? Çünkü rejim değişikliği demek, cumhura ait iradeyi Türkiye Cumhuriyetine ait iradeyi birtakım gruplara vermek demektir."
AB Bakanı Ömer Çelik'e konuşmasının ardından otizmli sporcular çiçek verdi. Bakan Ömer Çelik de çocukların elini öperek teşekkür etti.
Kaynak: AA







