ENGLISH
  Güncelleme: 30/12/2010

1. Sivil Toplumla Diyalog Toplantısı Gerçekleştirildi

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, halkın projesi olarak gördükleri AB projesinin sivil toplum olmadan tamamlanamayacağını belirterek, "Yürüme modundan çıkıp koşmaya geçmek zorundayız" dedi.

AB üyelik sürecine katkıda bulunabilecek sivil toplum örgütleri temsilcileriyle MEB Şura Salonunda AB Sürecinde Sivil Toplumla Diyalog Toplantısı düzenleyen Bağış, sivil toplum konusuna çok önem verdiğini, sivil toplumun işleyişine yönelik yasal çerçevenin, Türkiye'de son dönemde en çok demokratikleştirilen alanlardan biri olduğunu söyledi.

Sivil Toplumla Diyalog 2

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve toplantı katılımcıları

Sivil toplum kuruluşlarının seslerinin Avrupa'da da duyulmasını çok önemsediğini ifade eden Bağış, Türk kamyon şoförlerinin açtığı vize davasının çok önemli ve umut verici bir başarı olduğunu, vize konusundaki süreci hükümet olarak yakından takip ettiklerini belirtti.

Sivil toplum kuruluşlarının AB'deki muadilleriyle temas içinde olması ve Türkiye'nin tezlerini dile getirmesinin de önemine işaret eden Bağış, kurulacak bu köprülerin Avrupa kamuoylarının Türkiye'ye bakışını olumlu yönde etkileyeceğini ve tarafların birbirini daha iyi anlamasını sağlayacağını kaydetti.

"Türkiye Cumhuriyeti devleti ya da hükümeti değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, bireyler olarak AB'ye hızla ilerliyoruz" diyen Bağış, AB'nin zihnini ve gönlünü kazanmaları gerektiğini vurguladı. Bağış, bu çerçevede turizm konusuna da Avrupa kamuoyunun gönlünü kazanma açısından çok önem verdiğini ifade etti.

Devlet Bakanı Bağış, "Türkiye'de askeri, sivili, genci,yaşlısı, Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü, Çerkezi, Lazı, Ermenisi, Musevisi, Müslümanı hep beraber bir ortak hedef seçmek istersek, AB, birçoğumuzun ortak heyecanı haline gelmiş durumda" diye konuştu.

"Anadolu bir konuda heyecan duymuşsa onu hep başarmıştır" ifadesini kullanan Bağış, Türkiye'deki bu heyecanı iyi değerlendirmelerinin, bu süreçte birbirlerinin farklılıklarını değil, ortak paydalarını ön plana çıkararak, birbirlerine hoşgörüyle yaklaşarak, AB sürecinde birbirlerini daha iyi anlar hale gelmelerini sağlayacağına inandığını belirtti.

Bağış, AB sürecinin bu kadar uzamasında, bu sürecin sadece devlet ve hükümet projesi olarak görülmesinin etkisi olduğunu ifade ederek, "Halbuki AB'ye hükümetler ve başkentler değil, baştan sona bütün ülkeler giriyor" dedi.

"Türkiye'nin hem AB üyeliğini beklermiş gibi yapıp, hem de on yıllarca kendi çevresine ördüğü duvarların, ülkeyi ekonomik, siyasi ve sosyal olarak kilitlediğini" söyleyen Bağış, "Türkiye'nin kilitleri açma becerisi göstermeden AB'ye katılım konusunda umutlu olunamayacağını, sorunların, dondurulup buz dağına hapsedildiğinde ortadan kalktığını farzetmenin doğru bir yöntem olmadığını" bildirdi.

Hükümet olarak Türkiye'nin dinamizminin daha da artmasını istediklerini, bunun Türkiye'yi daha güçlü kılacağını ifade eden Bağış, birike birike bugüne kadar gelen sorunları çözerek, yarına sorun bırakmamayı amaçladıklarını vurguladı.

Bağış, "Türkiyemizin dört bir yanından gelen, farklı alanlarda çalışan, farklı öncelikleri olan, farklı görüşlere sahip siz sivil toplum, sivil gönüllülerin ortak bir ideali var; dünyanın en güzel ülkesi olan Türkiyemizde insanca yaşayabilmek, çocuklarımıza daha demokrat, daha müreffeh bir ülke bırakmak. Daha iyiyi çoktan hakettik. Atatürk de bunu hedeflemişti" diye konuştu.

AB projesini halkın projesi olarak gördüklerini, halkın ve sivil toplumun doğrudan bu süreçte yer alması gerektiğini belirten Bağış, bu sürecin sivil toplum olmadan tamamlanamayacağını kaydederek, "Yürüme modundan çıkıp koşmaya geçmek zorundayız" dedi.

-AB GENEL SEKRETERİ DEMİRALP-

AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp da toplantıda yaptığı konuşmada, AB'ye katılımın diğer uluslararası örgütlere katılımdan farklı olduğuna işaret ederek, "AB demek, bir toplumun diğer topluma katılması, en yüksek demokrasi ve ekonomi değerlerini paylaşmaları demek" dedi.

Sivil toplumun desteği olmadan AB yolunda ileriye gitmenin mümkün olmadığını ifade eden Demiralp, Avrupa'nın ayakta kalmak için birleşmek ve genişlemek zorunda olduğunu, genişlemenin AB için stratejik bir ihtiyaç olduğunu belirtti ve ne Türkiye'nin AB'den, ne de AB'nin Türkiye'den vazgeçebileceğini kaydetti.

Demiralp, AB sürecinde bazı zorlukların çıkabildiğini, ancak bu zorluklar yüzünden AB hevesini yitirmemek gerektiğini de söyledi. AB katılım sürecinin Türkiye'nin kendini aşma ve değiştirme cesaretinin bir yansıması olduğunu belirten Demiralp, bu değişim sayesinde Türk halkının daha mutlu olacağını ve Türkiye'nin komşu ülkelerdeki ve Avrupa'daki ağırlığının artacağını sözlerine ekledi.

-TÜSİAD BAŞKANI YALÇINDAĞ-

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da konuşmasında, AB sürecinde öncelik verilmesi gereken konulara değindi. Yalçındağ, bu kapsamda, ticaret kanunu ve fikri ve mülki haklar kanunu tasarılarının yasalaşması, kadın iş gücü, istihdam, işletmeler ve sanayi politikaları, yargının bağımsızlığı ve temel haklar konularında adımlar atılması gerektiğini ifade etti.

Çek Cumhuriyetinin AB dönem başkanlığında sosyal politika ve istihdam ile vergilendirme fasıllarının açılması gerektiğini de söyleyen Yalçındağ, AB Başmüzakereciliğinin devlet bakanlığı yapısında sürdürülmesinin de çok isabetli bir karar olduğunu kaydetti.

AB Genel Sekreterliğinin idari kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Yalçındağ, siyasi reformların derinleştirilmesi, müzakere fasıllarına teknik uyumların gerçekleştirilmesi, iletişim çalışmalarının yaygınlaştırılmasının da hayati önem taşıyan konular arasında bulunduğunu söyledi.

Yalçındağ, Kıbrıs meselesinin de 2009 yılında müzakerelerin açılıp kapanmasına engel olmaktan çıkarılmasının yine hayati önem taşıdığını belirtti.

-TOBB BAŞKANI HİSARCIKLIOĞLU-

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da konuşmasında, toplumun tüm kesimlerinin AB sürecine katılımının ve süreç hakkında bilgilendirilmesinin önemini vurguladı.

Halkın bu sürecin dışında bırakılmasının destek ve ilgiyi azalttığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin AB üyeliğinin herkes için bir kazanç olduğunu kaydetti.

Hisarcıklıoğlu, iç kamuoyunun olduğu kadar Avrupa kamuoyunun da Türkiye'ye desteğinin önem taşıdığına dikkati çekti.

TOBB Başkanı, Türkiye-AB ilişkileri için çok önem taşıyan sivil toplum diyaloğunun güçlendirilmesi için vize sorunun çözümünün çok önemli olduğunu belirterek, "Vize sorunu çözülmeden etkin bir sivil toplum diyaloğundan nasıl söz edebiliriz" ifadesini kullandı.

-DİEGO MELLADO-

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyaset ve Basın Bölümü Müsteşarı Diego Mellado da sivil toplumun önemine değindiği konuşmasında, sivil toplum kuruluşlarının hükümetlere oranla halka daha yakın oldukları için, toplumun beklentilerini daha iyi yansıttıklarına dikkati çekti.

Türkiye'de hükümet ve sivil toplum diyaloğunun ekonomik, sosyal ve siyasi hayata büyük katkı sağlayacağına emin olduğunu ifade eden Mellado, Türkiye'nin AB'nin güçlü bir üyesi olma yolunda adımlarını her geçen gün atmaya devam edeceğine inancını dile getirdi.


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 30/12/2010 / Hit: 11,742

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı