2004-04-25 Kibris'ta Referandumlar - Derleme

Son Güncelleme: 04 Temmuz 2007

KKTC BAŞBAKANI TALAT

   

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - Züleyha Karaman - KKTC Başbakanı

Mehmet Ali Talat, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın referandumda

çıkan sonuç karşısında istifa etmesinin doğru olacağını belirterek,

''Cumhurbaşkanı'nın önümüzdeki dönem yeri yok'' diye konuştu.

    A.A'ya muhabirine demeç veren Talat, Türk tarafından çıkan sonucun

kendisini memnun ettiğini, ancak Rum tarafından alınan sonuçlara çok

üzüldüğünü belirterek, uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu

yerine getirmesi gerektiğini kaydetti.

    Talat, AB ile ilişkilerde önemli adımlar atmaları gerektiğine

işaret ederek, son dönemde birçok AB yetkilisinin ortaya koyduğu

tutumun kendileri için memnuniyet verici olduğunu söyledi.

    KKTC Başbakanı Talat, bu sonucun alınmasını sağlayan KKTC halkına,

Türkiye hükümeti ve bütün kurumlarına teşekkür ettiklerini belirterek,

''Biz görevimizi yaptık'' dedi.

    Uluslararası toplumun destek verdiği bir plana büyük oranda

''evet'' dediklerini, uluslararası toplumun da bunu değerlendirmesi

gerektiğini söyleyen Talat, şöyle konuştu:

    ''AB'nin destek verdiği plana evet diyen taraf AB'nin dışında

kalıyor, bu planı reddeden toplum ise diğer toplumu da temsil

iddiasıyla AB'ye giriyor. Bu düşünülemez. Sanıyorum, uluslararası

toplumun çözümlemesi gereken, tarihte ilk kez olan bu garip ve

çelişkili durumdur.''

KKTC NEW YORK TEMSİLCİLİĞİ:

    

    NEW YORK (A.A) - 24.04.2004 - Burak Coşkun - KKTC'nin New York

temsilciliği, referandumlardan çıkan sonuçla Kıbrıs'ta Türk tarafının

''soğukta'' bırakılacağını belirterek, uluslararası toplumu bu büyük

adaletsizliğe son vermeye çağırdı.

    KKTC'nin New York Temsilcisi Reşat Çağlar tarafından yayınlanan

açıklamada, bu sonuçla Kıbrıs sorununun çözümü için ele geçen tarihi

fırsatın Rumlar tarafından boşa çıkarıldığı belirtildi.

    ''Şimdi, çözüme destek veren Türk tarafı soğukta bırakılırken,

çözümü engelleyen Rum tarafının 1 Mayıs 2004'te AB üyeliğiyle

ödüllendirileceğini'' kaydeden Çağlar, uluslararası toplumun açıkça

yüz yüze gelmesi gereken gerçeğin bu olduğunu vurguladı.

    Reşat Çağlar, açıklamasında, ''Uluslararası toplumu bu büyük

adaletsizliğe son vermeye ve Kıbrıs Türklerinin Rumların kararının

rehini olmasına izin vermemeye çağırıyoruz'' ifadesini kullandı.

KKTC CUMHURBAŞKANI DENKTAŞ:  (1)

   

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC

devletini ortadan kaldırmayı amaçladığı gerekçesiyle Annan Planı'na

karşı olduğunu, planın kabul edilmemesinin ardından ''İstifa etmesi

için gerekçe olmadığını ve istifa etmeyeceğini'' açıkladı.

    Denktaş, Lefkoşa'daki basın merkezinde yaptığı açıklamada, planın

Rum tarafınca reddedilmesi sonucunda KKTC devletinin varlığının

sürdüğünü, Annan Planı'nın halkı böldüğünü belirtti.

    Cumhurbaşkanı Denktaş, halkı, yeni gelişmeler ışığında birleşmeye

çağırdı.

KKTC CUMHURBAŞKANI DENKTAŞ: (2)

   

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - Züleyha Karaman - KKTC Cumhurbaşkanı

Rauf Denktaş, Annan Planı'na karşı yürüttüğü ''hayır'' kampanyasının

maksadına ulaştığını belirterek, ''Annan Planı ortadan kalkmıştır''

dedi.

    Cumhurbaşkanı Denktaş, referandum sonuçlarının belli olmasının

ardından Lefkoşa Saray Otel'de düzenlediği basın toplantısında,

uluslararası toplululuğun Rum tarafından ''hayır'', Türk tarafından

''evet'' çıkması halinde tanınma ve ambargoların kaldırılması yönünde

vaadde bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:

    ''Bu, Rumlar için bir tehditti, dinlemediler, takmadılar, 'hayır'

dediler. Bizim için çok önemli açıklamalardı. 40 yıl ambargo altında

yaşayan insanlara bu sözler senetti, istenilen bir şeydi, 'evet'

demişlerdir. Ve böylelikle, bu sözleri verenlere, 'buyrun sözünüzü

yerine getiriniz' demek hakkını kazanmış bulunmaktayız. Dolayısıyla,

bizim hayır kampanyamız maksadına ulaşmıştır. Annan Planı ortadan

kalkmıştır''

    Cumhurbaşkanı Denktaş halkın bilmediği 9 bin sayfalık bir

''mahkumiyet belgesine'' mahkum edilmediğini belirterek, ''Bu, bizim

için alınmış çok iyi bir sonuçtur'' dedi.

    Uluslararası topluluğa vaadlerini yerine getirmesi çağrısında

bulunan Denktaş, şöyle devam etti:

    ''Eğer halkımıza vaat edilenler yerine getirilirse, o zaman Rumlar

eşitliğimizi kabul edecek, o zaman devlet olduğumuzu kabul edecekler

ve 2 devlet, 2 egemen halk esasında yeni bir ortaklık olasılığı

meydana gelmiş olacaktır.''

    Başbakan Mehmet Ali Talat'ın, referandum sonucu nedeniyle

kendisinin istifa etmesi gerektiğini söylediğini hatırlatan

Cumhurbaşkanı Denktaş, ''Annan Planı kabul edilmiş olsaydı, doğrudur.

Ben devleti kurtarmak için harekete geçtim ve devlet kurtarılmıştır''

diye konuştu.

    İstifa etmesi için bir neden olmadığını dile getiren Denktaş,

şunları söyledi:

    ''Başbakanım olarak parti başkanıyken seçimlerde devam ettirdiği

propagandayı devam ettirmesini biraz yadırgadım. İnşallah bu zafer

havasından kurtulunca yine soğukkanlılıkla düşünür.''

    Konuşmasında Türk hükümetine de çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı

Denktaş, Türk hükümet yetkililerinin dün akşam KKTC'de seçim

yasaklarının olduğu sırada Kıbrıs Türklerine ''evet dediğiniz

takdirde, Rumlar da hayır derse, Annan Planı'nın ortadan kalkacağını

ve tanınma yollarının açılacağını'' söylediğini belirterek, şöyle

konuştu:

    ''Türk hükümetinin bu sözü bizim için milli bir senet olarak kabul

edilmektedir. Ümit ederiz ki bunun peşini bırakmayacaklardır, çünkü bu

hakkımızdır. Çünkü 40 yıldır Rumların ipoteği altında bırakıldık. 40

yıl bize haksızlık yapılmıştır.''

    Cumhurbaşkanı Denktaş otelden ayrılırken, bir grup tarafından

alkışlanarak uğurlandı. Lefkoşa'da ''evet'' yanlılarının sevinç

gösterileri sürüyor.

    -AB KOMİSYONU ÜZGÜN...

  

    BRÜKSEL (A.A) - 24.04.2004 - Sıtkı Uluç bildiriyor - AB Komisyonu,

Kıbrıslı Rumların Annan Planı'nı reddetmesinden ''derin üzüntü''

duyduğunu açıkladı.

    AB Komisyonu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs sorununa

çözüm getirmek amacıyla sunulan plana Rumların ''hayır'' demesinden

duyulan üzüntü dile getirilirken, halkların demokratik kararlarına

saygı duyulduğu ifade edildi.

    Açıklamada, uzun zamandır süren Kıbrıs sorununun tek çözüm

fırsatının kaçırıldığı savunularak, referandumda ''evet'' diyen

Kıbrıslı Türkler kutlandı.

    Komisyon, ''Türklerin tavrının, adadaki sorunun çözümünü

istediklerinin açık işareti olduğunu'' belirtti ve ''bundan sonra

Kıbrıs'ın kuzeyinin ekonomik gelişmesine katkı yollarını incelemeye ve

değerlendirmeye hazır olduğunu'' ifade etti.

    AB Komisyonu, referandumlardan sonra ortaya çıkan durumu kendi

bünyesinde inceleyeceğini ve bu konudaki görüşlerini Pazartesi günü

Lüksemburg'da yapılacak olan AB Konseyi toplantısı çerçevesinde

dışişleri bakanlarına sunacağını bildirdi.

    AB Komisyonu, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a da çözüm arayışları

çabaları ve AB ile yakın çalışmaları için teşekkür etti.

    -RUM KESİMİ, ULUSLARARASI TOPLUMUN TEPKİSİNİ BEKLİYOR

   

    LEFKOŞA/RUM KESİMİ (A.A) - 24.04.2004 - Adnan Çağlayan - BM Genel

Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu planı büyük çoğunlukla reddeden Rum

kesimi, uluslararası toplumun bu sonuca tepkisini beklemeye başladı.

    Siyasi gözlemciler, Rum yönetiminin özellikle Avrupa Birliği'nin

beklenenden daha sert bir tepki vermesi endişesini yaşadığını

belirttiler.

    Rum televizyonları, AB'nin ilk girişiminin KKTC'nin bir limanı ve

havaalanının uluslararası ticarete açılması olabileceği

değerlendirmesini yaptılar.

    Bu arada, Lefkoşa'nın Rum kesiminin en büyük meydanı Elefterias'da

çok sayıda Yunan ve Kıbrıs Rum kesimi bayrakları taşıyan bir kalabalık

toplandı. Göstericilerin ''hayır'' pankartları taşıdıkları ve bazı

Rumların araç konvoyları oluşturarak kentte tur attıkları gözlendi.

    Öte yandan, Rum Mega televizyonunun yaptırdığı kamuoyu

araştırmasına göre, AKEL partisi taraftarlarının yüzde 80'inin,

yönetimi ''evet'' diyen DİSİ partisi taraftarlarının ise yüzde

62'sinin ''hayır'' oyu verdiklerinin ortaya koyduğunu duyurdu.

    Kıbrıs Rum yönetimi hükümet sözcüsü Kipros Hrisostomidis,

referandumdan ''hayır'' sonucu çıkacağının belli olmasının hemen

ardından yaptığı açıklamada, bu sonucun Rumların çözüm istemediği

anlamına gelmediğini savunmuştu.

    Hrisostomidis, Rumların çözüm istediklerini, ancak yönteme karşı

çıktıklarını belirterek, sorunun çözümü için çabalarını

sürdüreceklerini kaydetmişti.

DIŞİŞLERİ BAKANI ABDULLAH GÜL: (1)

    ANKARA (A.A) - 24.04.2004 - Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,

Kıbrıs'taki referandum sonuçlarından üzüntü duyduklarını belirterek,

KKTC'ye uygulanan ambargonun bundan sonra devam etmemesi gerektiğini

belirtti.

    Gül, Kıbrıs'ta yapılan referandumda Annan Planı'na Kıbrıslı

Türklerin ''evet'' demesinin ardından düzenlediği basın toplantısında,

''Amborgo kaldırılmalıdır. KKTC'nin yalnızlığa itilmesine son

verilmelidir'' dedi.

DIŞİŞLERİ BAKANI GÜL: (2)

   

    ANKARA (A.A) - 24.04.2004 - Dışişleri Bakanı ve Başbakan

Yardımcısı Abdullah Gül, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın çözüm

önerisinin Rum tarafınca reddedilmesinden üzüntü duyduklarını

belirterek, ''Böylece Rum tarafının gerçekleri çarpıtarak Türk 

tarafını ve Türkiye'yi uzlaşmazlıkla suçlama politikası da iflas

etmiştir'' dedi.

    Gül, referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından düzenlediği

basın toplantısında, Rum siyasi liderliğinin ve uluslararası toplumun

Kıbrıs Türk halkına uyguladığı haksız ambargo ve kısıtlamalardan

vazgeçmesini beklediklerini söyledi.

    Dışişleri Bakanı Gül, Kıbrıs Türk halkını uluslararası alanda daha

fazla tecrit etmeye kimsenin hakkı olmadığını belirterek,

''Uluslararası camia, insan haklarına saygılı ve çoğulcu bir

demokratik yapı içinde yaşamakta olan Kıbrıs Türk halkına karşı

sorumluluklarını artık üstlenmek durumundadır'' diye konuştu.

    KKTC'nin anavatanı Türkiye'yi bundan sonra da yanında bulacağını

kaydeden Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının refahı ve esenliği için

üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceğini bildirdi.

    Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın istifa etmesi gerekip

gerekmediğine ilişkin soru üzerine, bunun KKTC'nin iç meselesi

olduğunu belirtti

DIŞİŞLERİ BAKANI GÜL: (3)

    ANKARA (A.A) - 24.04.2004 - Dışişleri Bakanı ve Başbakan

Yardımcısı Abdullah Gül, Kıbrıs'taki referandum sonuçlarının AB

açısından ''çelişkili'' bir durum ortaya çıkardığını, AB'nin çözüme ve

Ada'yı birleştirmeye ''hayır'' diyen tarafı üyeliğe kabul ettiğini

belirtti.

    Gül, referandum sonuçlarının açıklanmasının ardından düzenlediği

basın toplantısında, şunları söyledi:

    ''AB açısından referandum sonuçları son derece çelişkili bir durum

da yaratmıştır. Çözüme ve Ada'yı birleştirmeye 'hayır' diyen tarafı

üyeliğe kabul etmekte, buna karşılık sorunun çözülüp, Ada'nın

birleşmesini arzulayan tarafı da ortada bırakmaktadır.''

    Gül, gelinen aşamada, Rum siyasi liderliğinin ve uluslararası

camianın Kıbrıs Türk halkına herhangi bir meşruiyeti bulunmayan haksız

ambargo ve kısıtlamalar uygulamaktan vazgeçmesini beklediklerini 

kaydetti.

    ''Kıbrıs Türk halkı bu referandum ile dünyayla bütünleşmek

arzusunu ortaya koymuştur'' diyen Gül, Kıbrıs Türk halkını

uluslararası alanda daha fazla tecrit etmeye kimsenin hakkı olmadığını

bildirdi.

    Türkiye'nin AB'ye üyeliği temel bir stratejik hedef olarak

belirlediğine dikkat çeken Gül, bu doğrultuda Yunanistan ile

ilişkileri daha da ileriye götürmek için gayret göstereceklerini

kaydetti. Gül, Yunanistan'ın da Ada'da çıkan bu yeni durumu gerektiği

şekilde değerlendirip, tutarlı ve yapıcı bir tutum benimseyeceğini

umduğunu belirtti.

    Gül, Rum tarafının Kıbrıs sorununda şimdiye kadar ortaya konan

''en kapsamlı ve en ciddi'' çözüm planını reddetmesinin önemli bir

fırsatın yitirilmesine neden olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

    ''Bu durum aynı zamanda Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün esasen nereden

kaynaklandığını da açık şekilde ortaya koymuştur... Referandum sonucu

Rum tarafının yeni bir ortaklığa ve Kıbrıslı Türklerle beraber

yaşamaya ve uzlaşmaya hazır olmadığını açıkca göstermiştir.''

    BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın çözüm önerisinin, taraflardan

birinin ''hayır'' demesi durumunda, ''planın ortadan kalkacağını esasa

bağladığına'' işaret eden Gül, ''Maalesef şimdi bu durum ile karşı

karşıya gelmiş bulunmaktayız'' diye konuştu.

    Bakan Gül, Ada'da ilk kez yapılan referandumların Kıbrıs'ta yeni

bir durum yarattığını belirterek, uluslararası toplumun bu durumu

değerlendirerek, Kıbrıs meselesine doğru tespitlerde bulunması

gerektiğini yineledi. 

    Gül, Kıbrıs Türk halkının birlik ve berabirlik içinde olacağına

emin olduklarını bildirdi ve olumlu bir sonuç almak mümkün olmasa da 4

yıldır büyük çaba gösteren BM Genel Sekreteri Kofi Annan, BM ekibi ve

ilgili ülkelere teşekkür etti.

DIŞİŞLERİ BAKANI GÜL:(4)

   

    ANKARA (A.A) - 24.04.2004 - Dışişleri Bakanı ve Başbakan

Yardımcısı Abdullah Gül, Annan planının reddedilmesiyle, Türkiye'nin

Ada'dan asker çekmesine ilişkin maddenin de reddedilmiş olduğunu

söyledi.     

    Gül, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin ''ölmüş olarak

bilinen bir planı dirilttiğine'' işaret ederek, Türk hükümetinin

çözüm için olağanüstü bir çaba gösterdiğini kaydetti.

    Türkiye'nin asker çekmesine ilişkin soru üzerine Gül, ''Annan

planına göre asker çekimi de söz konusuydu. Dolayısıyla bu

reddedilince, bu da reddedilmiş oldu'' dedi.

    KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın istifasına gerek olup

olmadığının sorulması üzerine de Gül, bunun KKTC'nin iç meselesi

olduğunu, karışmak istemediğini söyledi.

    Gül, ''Annan planının öldüğünü söylemenin mümkün olup olmadığı''

konusunda, bunun yanıtının zaten BM Genel Sekreteri Kofi Annan

tarafından verildiğini, Annan'ın taraflardan birinin ''hayır'' demesi

durumunda planın öleceğini söylediğini hatırlattı. Gül, burada dikkat

çeken noktanın Rumların büyük çoğunluğunun ''hayır'' demesi olduğunu,

bu nedenle şu anda yapılacak fazla bir şey bulunmadığını bildirdi.   

    Abdullah Gül, ikinci bir referandumun yapılıp yapılamayacağı

sorusunu yanıtlarken de, Annan'ın bunun yanıtını da verdiğini ve

taraflardan birinin ''hayır'' demesi durumunda ''bu defter kapanır''

dediğini belirtti.

    İngiltere Başbakanı Jack Straw'un kendisini telefonla aradığını

belirten Gül, Straw ile durum değerlendirmesi yaptıklarını ve ondan 

''yapılması gereken şeyleri rica ettiğini'' belirtti.

    Gül, Kıbrıs Rum kesiminin AB üyeliğine ilişkin olarak da, bu

üyeliğin Türkiye'nin AB ile diyaloğu önünde bir sorun olacağına

inanmadığını belirtti. Referandumda Türk tarafının ''evet'' dediğini,

kendilerinin de Kıbrıs'ın Türkiye'nin AB üyeliği için bir şart

olmadığını söylediklerini hatırlatan Gül, ''Dolayısıyla Rum devletinin

Türkiye'ye karşı bir problem yaratacağına inanmıyorum'' dedi.

    ''KKTC üzerine düşeni yaptıktan sonra artık ekonomik ve siyasi

açılardan izole edilmiş şekilde bırakılamaz'' diyen Gül, bu

izolasyonun kaldırılmasını beklemenin hem KKTC, hem de Türkiye'nin

hakkı olduğunu belirtti.

    ''Bu planı biz yazmadık, Annan yazdı'' diyen Gül, bundan sonra

ortada yeni bir hukuki durum bulunduğunu kaydetti.

    Gül, bir başka soru üzerine, ''Rumlar artık Türk kesimini ve bütün

Ada'yı temsil ettiklerini iddia edemezler, sadece kendilerini temsil

ederler'' diye konuştu. Bakan Gül, bundan sonra çözüm için yine

uğraşılabileceğini, ama bunu yaparken artık gerçeklerin dikkate

alınması gerektiğini bildirdi.

    Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi olacağı 1 Mayıs'ta İrlanda'da

yapılacak törene davet alıp almadıkları ve bu törene kimin

katılacağının sorulması üzerine Gül, davet geldiğini söyledi ve

''Kim gidiyor o zaman görürsünüz'' dedi.

    Gül, herhangi bir ülkeden KKTC'nin tanınacağına ilişkin bir

garanti almadıklarını da söyledi.

KIBRIS'TA REFERANDUM SONUÇLARI...

    -KKTC'DE YÜZDE 65 ''EVET'',

    RUM KESİMİNDE YÜZDE 76 ''HAYIR''

   

    LEFKOŞA/RUM KESİMİ (A.A) - 24.04.2004 - Kıbrıs'ta, BM Genel

Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu çözüm planı için yapılan

referandumlarda, Kıbrıslı Türkler yüzde 65 oranında ''evet'' derken,

Rumlar yüzde 76 oranında ''hayır'' dedi.

    KKTC Yüksek Seçim Kurulu'ndan alınan bilgiye göre, KKTC

genelindeki 563 sandığın tamamı açıldı. Seçmenlerin yüzde 64.91'inin

plana ''evet'', yüzde 35.09'unun da ''hayır'' dediği belirlendi.

    Annan planı için düzenlenen referanduma katılım oranı, KKTC'de

yüzde 84.35 oranında oldu.

    Rum kesiminde ise Seçim Kurulu Başkanı Kiryakos Triyandafilidis,

kesinleşen ''hayır'' oranının yüzde 75.83, ''evet'' oranının ise yüzde

24.17 olduğunu açıkladı.

    Triyandafilidis, Rum kesiminde 313 bin 704 seçmenin ''hayır'', 99

bin 976 seçmenin ise ''evet'' dediğini ve referanduma katılım oranının

yüzde 96.53 olduğunu söyledi.

    KKTC'de ve Rum kesiminde, meydanlarda toplanan kalabalıklar bayrak

ve pankartlarla gösteriler yaptılar.

    Siyasi gözlemciler, Rum yönetiminin özellikle Avrupa Birliği'nin

beklenenden daha sert bir tepki vermesi endişesini yaşadığını

belirttiler.

    -AKEL LİDERİ HRİSTOFYAS: ''YARIN, DÜNDEN ZOR OLACAK''

   

    LEFKOŞA/RUM KESİMİ (A.A) - 24.04.2004 - Adnan Çağlayan - Kıbrıs

Rum kesiminin en büyük partisi AKEL'in Genel Sekreteri Dimitris

Hristofyas, Rumların Annan Planı'nı reddetmelerinden sonra, ''yarının

dünden daha zor olacağı'' yorumunu yaptı.

    Hristofyas, yaptığı açıklamada, Rumlara ''Paniğe kapılmayalım''

çağrısında bulundu. Hristofyas, Rum liderliğinin, bu referandum

sonucunun Annan Planı'nın öldüğü ya da çözüm çabalarının duracağı

anlamına gelmediğini kesinlikle vurgulaması gerektiğini belirtti.

    AKEL lideri, ''Aksi halde, ortaya kesinlikle yalnızlığa itilme

tehlikesi çıkacaktır. Tüm liderler oturup, tam olarak ne istediğimizi

açıkça ortaya koymamız lazım'' dedi.

    Referandum sonucunun, AKEL'in erteleme talebinin ne kadar haklı

olduğunu ortaya çıkardığını savunanan Hristofyas, şunları söyledi:

    ''Halkın, Annan Planı'nı daha iyi anlamasını istiyorduk. Halkın

büyük çoğunluğu, duyduğu güvensizlik nedeniyle 'hayır' oyu verdi.

Maalesef ne ertelemeyi, ne de güvenceleri sağlayamadık. AKEL olarak

güçlü bir 'evet' sonucu çıkacak bir referandumun daha yapılması için

çabalarımız sürecek. Bu çerçevede Annan Planı ortadadır ve ortada

kalacaktır.''

    Kıbrıslı Türklere kendilerini yalnız hissetmemeleri ve her türlü

desteği verecekleri mesajını veren Hristofyas, gazetecilerin soruları

üzerine, BM Özel Temsilcisi Alvaro de Soto'nun ''Fırsat kaçtı''

şeklindeki düşüncesine katılmadığını söyledi.

    Hristofyas, ''AB Türkiye'ye müzakere tarihi verirse, uluslararası

toplum Kıbrıs sorununa ilgisiz kalmayacaktır. Bu referandum sonucu

kesinlikle Kıbrıs'ta iki devlet anlamına gelmiyor'' diye konuştu.

FRANCE-3: ''RUMLAR, AB'YE ÜYELİĞİNDEN

    ZATEN EMİN OLDUKLARI İÇİN 'HAYIR' DEDİ''

    -''KKTC'YE YÖNELİK AMBARGO KALKABİLİR''

   

    PARİS (A.A) - 24.04.2004 - Rahmi Gündüz - France-3 televizyon

kanalı, ''Rumların AB üyeliğinden zaten emin oldukları için

referandumda 'hayır' dedikleri'' yorumunu yaptı.

    Türklerin ''evet'' diyerek AB'ye güçlü bir sinyal verdiğini

belirten France-3, çok yakında KKTC'ye yönelik ambargonun

kalkabileceğini belirtti.

    ''AB'nin bu durumda Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye'yi yalnız

bırakamayacağını'' belirten Fransız kanalı, AB için şu anda en önemli

sorunun kamuoyundaki karşıt görüşler olduğunu savundu.

-BAŞBAKAN ERDOĞAN: (1)

        

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,

Kıbrıs'taki referandumların sonuçlarına ilişkin, ''Güney Kıbrıs bana

göre kaybetmiştir'' dedi.   

    Başbakan Erdoğan, İstanbul'da basın mensuplarına yaptığı

açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümünü öngören Annan Planı ile ilgili 

referandumun resmi olmayan kesin sonuçlarının ortaya çıktığına işaret

ederek, Kuzey'de büyük ölçüde ''evet'', Güney'de ise büyük ölçüde

''hayır'' oyu çıktığını söyledi.

    Erdoğan, şöyle devam etti:

    ''Demokrasinin yaklaşık 2 aylık süreçte Kıbrıs'ta, sükunetle,

suhuletle tüm olanlara rağmen, az, istenmeyen olaylar cereyan etti,

ama bütün bunlara rağmen demokratik bir netice halkın iradesiyle

tecelli etti. Bundan sonrası her şeyden önce bir şeyi ortaya koyuyor

ki, işin başından itibaren her iki tarafta da 'evet' oyunun çıkmasıyla

yeni bir dönemin farklı başlangıcı '1 Mayıs'tan itibaren başlasın'

istikametindeydi. Tabii bu olmadı.''

    Bunun dışında farklı bir dönemin ortaya çıktığını da vurgulayan

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

    ''Burada bir gerçeği özellikle vurgulamak istiyorum. O da şudur,

Güney Kıbrıs, bana göre adil ve kalıcı bir çözümün oluşmasına katkıda

bulunmamak suretiyle, atılmış olan bu iyi niyet adımını heba etmiştir.

Biz böyle bir sonuç olsun istemezdik ve bu netice alma gayretlerine

yönelik bu adımda da esasen Güney Kıbrıs bana göre kaybetmiştir.''

BAŞBAKAN ERDOĞAN: (2)

   

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, artık

bundan sonra uluslararası camiada, Kuzey Kıbrıs Türkleri'nin artık bir

tecrit politikasına tabi tutulamayacağını söyledi.

    Erdoğan, Kıbrıs'taki referandumların sonuçlarına ilişkin

İstanbul'da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Türkiye'nin,

garantör ülke olarak uluslararası diplomaside iyi niyetini ortaya

koyduğunu'' ifade etti.

    Türkiye'nin ''masada her zaman olumlu bir tavır sergileyen, çözüm

arayan bir ülke'' olduğunu ispatladığını belirten Erdoğan, şöyle devam

etti:

    ''Bundan sonra kimsenin Türkiye hakkında olumsuz bir yaklaşım

gösterme hakkı kalmamıştır. KKTC halkı da, bu noktada anavatan 

Türkiye'deki siyasi iradeyi aynen paylaşmış ve bu siyasi iradeyle 

birlikte de tavrını ortaya koymuştur.

    Bundan sonraki süreç ne olacaktır? Bunu da çok açık ve net ortaya

koymak gerekir ki; diğer garantör ülke Yunanistan da başından beri iyi

niyetini koymuş ve bu iyi niyete 'Bizim de katkımız olsun' demiştir.

Fakat Güney Kıbrıs'taki demokratik irade, farklı şekilde tecelli

etmiştir.''

    Erdoğan, AB üyesi ülkeler, ABD, dost ülkeler ve BM Genel Sekreteri

Kofi Annan'ın, Türkiye'nin bu konudaki iyi niyetine bizzat şahit

olduklarını dile getirerek, ''Bugüne kadar AB yolunda bir de facto

durum olan Kıbrıs konusunda da, bizim iyi niyetimizi görmüşlerdir. Bu

fiili durum artık ortadan kalkmıştır. Türk tarafı her zaman çözüm

arayışı içinde olmuştur'' dedi.

   

    -''TAVRIMIZ AYNI ŞEKİLDE DEVAM EDECEKTİR''-

   

    ''Hükümetin bu konularda nasıl bir çalışma yaptığını herkesin

bildiğini'' kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

    ''Tavrımızı hepiniz biliyorsunuz ve bundan sonra bu tavır aynı

şekilde devam edecektir. Uluslararası camianın beklediği tabii ki bu

netice değil, farklı bir netice idi. Fakat demokrasilerde halkların

iradesine saygı duymak da, demokrasilerin zaten vazgeçilmez bir

gereğidir. Ben, uluslararası camiada artık Kıbrıs Türklerine bugüne

kadar yapılan tecrit politikalarının, bugünden itibaren bittiğine

inanıyorum. Altını çizerek söylemek istediğim budur. Artık bundan

sonra uluslararası camiada, inanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türkleri artık

bir tecrit politikasına tabi tutulamaz.

    Olması gereken nedir? Dünya, yıllardır tecrit ettiği KKTC halkına,

inanıyorum ki artık gönlünü açacaktır. İnsan hakları noktasında,

hukukun üstünlüğü noktasında, eğitimde, sanatta, tarihte, turizmde, ne

gerekiyorsa bunu paylaşarak gerçekleştirmesi gerekir, diye

düşünüyorum.''

    Başbakan Erdoğan, BM Genel Sekreteri Annan başta olmak üzere bu

konuda emeği geçen herkese teşekkür ederek, ''Bundan sonrasının

hayırlı olmasını temenni ediyorum'' dedi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN: (3)

       

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a saygısı olduğunu belirterek, ''Ama KKTC

halkı ortaya bir kanaat koydu. Bu kanaati Sayın Denktaş nasıl

değerlendirir, onu ben bilemem'' dedi.    

    Erdoğan, Kıbrıs'ta yapılan referandumlara ilişkin açıklamalarının

ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    ''Güney Kıbrıs'ta tekrar bir referandum olabilir mi'' şeklindeki 

soru üzerine Erdoğan, ''Bu konular artık bir boyacı küpü değil. Bu bir

kere yapılır ve biter. Kaldı ki BM Genel Sekreteri, 'bundan sonra

zaten böyle bir şeyin içerisinde olmam' demek suretiyle noktayı

koymuştur'' dedi.

    Bir gazetecinin, ''ABD ve AB'de KKTC'ye yönelik ambargonun

hafifletilmesi, havaalanının uluslararası uçuşlara açılması, KKTC'ye

götürülen malların dışarıya satılması konusunda bazı açılımların

olabileceği yönünde değerlendirmeler yapıldığına ilişkin bilgiler var.

Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu yolda size gelen bir mesaj

oldu mu?'' şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, referandum öncesi

süreçte zaten dünyanın değişik ülke liderlerinin ve dışişleri

yetkililerinin açıklamaları olduğunu hatırlattı.

    Erdoğan, şöyle devam etti:

    ''Sözlerimin başında uluslararası camianın artık Kıbrıs

Türklerinin bir defa bu tecrit politikalarından arındırılacağı

istikametinde adımlar attığını, atacağına inandığımı söyledim. Bu,

sizlerin de duyduğu, şu anda yabancı olmadığımız ve beklentilerimizin

içerisinde olması gerekenler, diye düşünüyoruz.''

   

    -DENKTAŞ'IN AÇIKLAMASI-

   

    KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, ''referandum sonrası istifa

etmesini gerektirecek bir durum olmadığı, beklenen sonuçların

alındığı'' yönündeki açıklamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması

üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:

    ''Benim Sayın Denktaş'a saygım var. Fakat şu ana kadar bu

referandum sürecindeki uygulamalarla ilgili kanaatlerimi açıkladım. 

KKTC halkı ortaya bir kanaat koydu. Bu kanaati Sayın Denktaş nasıl

değerlendirir, onu ben bilemem. Bu konuda herhangi bir karar verme

yetkim yok. Fakat Sayın Denktaş bu süreçte bir iddiada bulundu. Kuzey

Kıbrıs halkı da bu iddiaya karşı bir değerlendirme yaptı. Benim

değerlendirme yapmama gerek yok.''

    Erdoğan, ''Sayın Annan'dan ya da AB'den olumlu ya da olumsuz bir

tepki aldınız mı'' şeklindeki soru üzerine de, bu tür şeylerin

hepsinin Dışişleri Bakanlığı'na geldiğini, şu ana kadar kendisine

ulaşan bir şey olmadığını söyledi.

    

    -''İKİ KERE İKİ, DÖRT DEĞİL''-

   

    Bu süreçte KKTC'nin iyi niyetinin ne kazandıracağının sorulması

üzerine de Erdoğan, ''Şimdi bu sınırı olan bir şey değil. Yani iki

kere iki, dört değil. Biliyorsunuz siyasi ve sosyal hadiseler aynen

matematikte olduğu gibi değil. Bunun sınırı olmaz, ama bunun

önümüzdeki süreçte ne kazandıracağını çok açık, net göreceğiz. Ama

kazandıracağı çok şeyler olduğuna inanıyoruz'' diye konuştu.

    Başbakan Erdoğan, ''Bu konuda uluslararası gelişmelerin

sonuçlarını mı bekleyeceksiniz yoksa Pazartesi gününden itibaren

yapmayı planladığınız şeyler var mı'' şeklindeki soru üzerine de, 

adımlarının durmayacağını söyledi. Erdoğan, ''Biz, KKTC'ye bugüne

kadar ne tür destekler verdiysek, bundan sonra da bu destekleri daha

da fazlasıyla vereceğiz'' diye konuştu.

    KKTC'nin Türkiye için çok farklı, müstesna bir yeri olduğunu, 

başlatılan projeler bulunduğunu, bu projelerin bitirilip uygulamaya

konulacağını ifade eden Erdoğan, oradaki Türkler'in çok daha farklı

bir konuma gelmeleri için yapılması gerekenleri yapacaklarını söyledi.

    Erdoğan, referandum sonrası iki kesimliliğin artıp artmayacağına

ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

    ''Şu anda böyle bir şey olmuştur iddiasında bulunmak yanlıştır.

Fakat KKTC zaten bir devlettir. Devlet olarak vardır. Annan Planı

gerçekleşmiş olsaydı, iki kurucu devlet bir federe devleti

oluşturacaktı. Şu anda Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti oluşmadı, olay

bu.''

   

    -KKTC'NİN TANINMASI-

   

    Bundan sonraki süreçte Türk cumhuriyetleri ve İslam ülkelerinin

KKTC'yi tanıyıp tanımayacağına ilişkin soru üzerine de Erdoğan,

bunları konuşmanın biraz erken olduğunu söyledi.

    KKTC'nin tanınmasının o ülkelerin takdirinde olduğunu vurgulayan

Erdoğan, ''Yani o ülkelerin böyle bir karar almasına mani bir hal

yoktur. Yani Azerbaycan böyle bir kararı alabilir. Bu, onun

parlamentosunun en tabii yetkisidir, hakkıdır. Böyle bir kararı aldığı

zaman da KKTC, 'niçin böyle bir karar alıyorsun' demez'' diye 

konuştu.

    Başbakan Erdoğan, Pazartesi günü İrlanda'da yapılacak AB

toplantısına katılıp katılmayacağına ilişkin soru üzerine de, şu anda

bu toplantıya kimin katılacağına ilişkin aralarında herhangi bir

değerlendirme yapmadıklarını, konunun değerlendirileceğini kaydetti.

YUNANİSTAN HÜKÜMET SÖZCÜSÜ RUSOPULOS:

    

    ATİNA (A.A) - 24.04.2004 - Yunanistan hükümet sözcüsü Teodoros

Rusopulos, Kıbrıs'ta sorunun çözülmesi için Atina'nın çabalarına devam

edeceğini söyledi.

    Rusopulos, referandum sonuçları ve Atina'nın izleyeceği politika

hakkında açıklamada bulunurken, ''Kıbrıs halkının kararına herkes

saygı göstermelidir. AB çerçevesinde, herkesin menfaati için, Kıbrıs

Rumları ile Türkleri arasındaki yakınlaşma çabası devam etmelidir''

dedi.

    ''Atina her zaman olduğu gibi, Kıbrıs (Rum) hükümetinin yanında

olmaya devam edecek ve desteğini verecektir'' ifadesini kullanan

Rusopulos, ''Kıbrıs (Rum) hükümeti ile işbirliği içinde, Ada'daki

siyasi soruna çözüm getirilmesi yönünde çabalarımıza devam edeceğiz''

dedi.

KIBRIS RUM KESİMİ LİDERİ PAPADOPULOS: (1)

   

    LEFKOŞA/ RUM KESİMİ (A.A) - 24.04.2004 - Kıbrıs Rum kesimi lideri

Tasos Papadopulos, Kıbrıs'ta çözüme karşı olmadıklarını, Annan

planının bu versiyonuna karşı olduklarını söyledi.

    Papadopulos, referandumun ardından düzenlediği basın

toplantısında, Rum toplumunun gelecek nesillere karşı, görevi ve

sorumluluklarının bilincinde hareket ettiğini belirtti.

    Çözüme karşı olmadıklarını, Annan planının bu versiyonuna karşı

olduklarını kaydeden Papadopulos, güvenlikle ilgili teminatların

verilmemesinden şikayetçi olduklarını kaydetti.  

    Annan planının iki toplumun da hayallerine hizmet etmediğine

inandığını ifade eden Papadopulos, ''Annan planının kabul edilmemesi

yolun sonu değil, devamı olacaktır. Yeni imkanlar olacaktır. Eğer düş

kırıklığına uğradılarsa Kıbrıslı yurttaşlarımız, üzgünüm. Biz zafer

sarhoşluğu içinde değiliz. Annan planının iki toplumun da hayallerine

hizmet etmediğine inanıyorum'' dedi.

    Papadopulos, Kıbrıslı Türklerle birlikte AB'ye yürüyeceklerini ve

bütün haklarından olabildiğince yararlanmaları için ellerinden geleni

yapacaklarını söyledi.

KIBRIS RUM KESİMİ LİDERİ PAPADOPULOS: (2)

    LEFKOŞA/ RUM KESİMİ (A.A) - 24.04.2004 - Adnan Çağlayan - Kıbrıs

Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos, Annan planının Rumlarca

reddedilmesinin Kıbrıslı Türkleri hayal kırıklığına uğratmaması

gerektiğini söyledi.

    Rum lider Papadopulos, yaptığı açıklamada, Rum kesiminin çözüm

çabalarını sürdüreceğini kaydetti.

    Papadopulos, ''Kıbrıslı Türkler hayal kırıklığına uğramasın. AB'ye

birlikte giriyoruz. Kıbrıslı Türklere sırtımızı çevirmeyeceğiz.

Elimizi uzatacağız, destekleyeceğiz ve AB'nin nimetlerinden birlikte

yararlanacağız. Çözüm halinde AB'den kuzeye gelmesi söz konusu

yardımları da sağlayacağız'' dedi.

    Rum kesiminin arzusunun talep ettiği güvenceleri sağlayan bir

çözüm şeklinin bulunması olduğunu kaydeden Papadopulos, ''Bu çözüm

şekli yalnız Türkiye'nin çıkarlarını değil, özellikle Kıbrıslı

Türklerin haklarını ve çıkarlarını gözeten biçimde olmalıdır. Biz,

Rumlar ve Türkler daha iyi bir geleceğe layığız'' dedi.

    Konuşmasında Rumların çözüme değil, bu çözüm şekline karşı

olduklarını dile getirdiklerini sık sık tekrarlayan Papadopulos,

ortada Kıbrıslı Türklerle birlikte kutlayabilecekleri bir sonuç

olmadığı için üzüldüğünü söyledi.

    Papadopulos, AB ile üyelik anlaşmasını imzaladıklarını ve bir

hafta sonra Rum kesiminin AB'ye tam üye olacağını hatırlatarak, AB'ye

teşekkür etti ve AB üyeliğinin çözüm için yeni imkanlar yarattığını

kaydetti.

   

-EMEKLİ BÜYÜKELÇİ TÜRKMEN:

   

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - Emekli Büyükelçi İlter Türkmen,

''Kıbrıs'ta madem ki ortak bir devlet formülü artık iflas etti, demek

ki artık başka bir esas üzerinde çözüm aramak gerek. Akla gelen tek

formül de iki devlet formülüdür'' dedi.

    Kıbrıs'ta, Annan Planı'nın oylandığı referandumların resmi olmayan

sonuçlarını AA muhabirine değerlendiren Türkmen, bundan sonra KKTC ve

Türkiye için yeni bir devrin başladığını söyledi.

    Türkmen, eğer Kıbrıs meselesinde bundan sonra Türkiye'nin ve

KKTC'nin çıkarlarına daha uygun sonuç alınmak isteniyorsa, iki tarafın

da büyük çaba harcaması gerekeceğini belirterek, şöyle dedi:

    ''Ama bu çabaların harcanmasında ilk gerçekleştirilmesi gereken

şey, KKTC'de siyasi istikrardır, ahenktir. Bugün KKTC'de Cumhurbaşkanı

ile Başbakan'ın birlikte çalışmalarının imkansız olduğu ortaya

çıkmıştır. Bu sorunu kendi aralarında bir şekilde çözümlemek

mecburiyetindeler. Bu durumun devam etmesi, Kuzey'in 'evet', Güney'in

'hayır' demesinin yaratacağı avantajları elimizden kaçırmamıza yol

açabilir.''

    Türkmen, 1 Mayıs'ta Güney Kıbrıs'ın, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak

AB'nin tam üyesi olacağını anımsatarak, referandumların sonuçlarının

dengeleri değiştireceğini, ama Güney Kıbrıs'ın AB'ye girmesine engel

olmayacağını söyledi.

   

    -AMBARGOLARIN KALKMASI...-

   

    Referandumların, KKTC'ye yönelik başka politikaların ortaya

çıkmasına aracı olacağını da kaydeden Türkmen, şöyle devam etti:

    ''En önemlisi ambargoların kalkmasıdır. Bunun için de çaba

harcamak gerekiyor. Çünkü, birtakım yöntem sorunlarıyla

karşılaşacağız. Yakından takip edilmesi ve devamlı AB ile temas

halinde kalınması gerekecek.

    Madem ki ortak bir devlet formülü artık iflas etti, demek ki artık

ortak devlet esası üzerinde değil, başka bir esas üzerinde çözüm

aramak gerek. Akla gelen tek formül de iki devlet formülüdür. Bu iki

devlet formülünün yaşama geçirilmesi için KKTC ile beraber büyük bir

çaba harcamamız, el ele çalışmamız gerekiyor. Ama bundan önce KKTC

içindeki politik durumun aydınlığa kavuşması şarttır.''

    KKTC'de bugünkü formülün devam etmesine imkan olmadığını, bir

anlaşmaya varılması gerektiğini de dile getiren Türkmen, ''Ya

Cumhurbaşkanı istifa eder veya Cumhurbaşkanı kalır, ama bundan sonra

Kıbrıs politikasına, dış politikaya müdahale etmez. Çünkü, birisi bir

tarafa, öbürü öbür tarafa çekerse hiçbir sonuca varılamaz. Bu, KKTC

halkının zararına olur'' dedi.  

    

    -KKTC'DE İSTİKRAR...-

     

    KKTC'de istikrarın bir an önce kurulması gerektiğini vurgulayan

Türkmen, şunları kaydetti.

    ''Türk tarafının 'evet' demesinden daha faydalı bir şey olamaz.

Türk tarafı 'hayır'  deseydi, o zaman çok daha zor durumda kalacaktık.

Türk tarafının 'evet' demesi, artık çözümsüzlüğün sorumluluğunun Türk

tarafında olmadığının en büyük göstergesi. Bundan sonra, hep bize

yönelen eleştirilerin Kıbrıs Rum tarafına yönelmesi lazım.

    Aynı zamanda Kıbrıs Türk tarafına da ekonomik, sosyal ve hatta 

politik yaşantısında birtakım iyileştirmeler getirilmesi gerektiği

sonucuna varılmalı.

    Bu yolda bazı hamleler başladı. AB diyor ki, 'Kuzey Kıbrıs

halkının tecrit edilmesine müsaade edemeyiz'. Onlar bir formül

düşünüyor, ABD, birtakım formüller düşünüyor. Muhtemelen ambargolar

kalkacaktır. Ambargoların kalkmasının ötesinde bizim için önemli olan,

yavaş yavaş iki devlet formülüne dayanan bir çözüm şekline doğru

mesafe alınmasıdır. Bunun içindir ki, KKTC'de işleyen bir yönetim

mekanizması gereklidir.''

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ DUNA:

   

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - Emekli Büyükelçi Cem Duna, ''Annan

Planı'nın Türkiye açısından tuttuğunu'' söyledi.

    Kıbrıs'ta Annan Planı'nın oylandığı referandumların resmi olmayan

sonuçlarını AA muhabirine değerlendiren Duna, referandum sonuçlarına

göre, AB, ABD ve Türkiye'nin yepyeni bir durumla karşı karşıya

bulunduğunu kaydetti.

    Bu sonuca rağmen Güney Kıbrıs'ın 1 Mayıs'ta AB'ye tam üye

olacağını anımsatan Duna, ''Ancak bu oranlar, bu süreç içinde cereyan

eden olaylar gösterdi ki, Türk tarafı üstüne düşen sorumluluk

duygusuyla hareket etti. Bu sonuca ulaştı'' dedi.

    Sonucun, bir dizi olayın habercisi gibi olduğunu da dile getiren

Duna, şöyle devam etti:

    ''Örneğin ambargoların kaldırılması ya da en azından Kuzey

Kıbrıs'ın bir oyuncu olarak kabul edilmesi... Bir tanınmadan söz

etmiyorum burada... Limanların açılması, havayollarının çalışması gibi

çeşitli şekillerde bu sonucun bir anlamda ödüllendirilmesi gerekiyor.

Çünkü, hem 'evet' deyip, hem cezalandırılması düşünülemeyeceğine göre,

yahut statükonun devam etmesi mümkün olmayacağına göre, önümüzdeki

dönemde Kuzey Kıbrıs'ta ciddi bir canlanma beklenir diye düşünüyorum.

Bu, aynı zamanda bir süreci daha başlatacaktır. Ona da 'Peki şimdi ne

yapalım' süreci denebilir.''

   

    -YENİ BİR DİPLOMATİK SÜREÇ-

   

    Yeni bir diplomatik sürecin başlayacağına dikkati çeken Duna, bu

sürecin yine barış süreci olacağını vurguladı.

    Cem Duna, şunları kaydetti:

    ''Annan Planı Türkiye açısından tuttu. Bu geçecek olan süre içinde

AB, BM ve ABD, Güney Kıbrıs üzerinde yeterince ısrarcı olabilirlerse,

Annan Planı'nın yeniden bir referanduma sunulması, ama sadece Güney'de

sunulması söz konusu olabilir. Dolayısıyla 'Annan Planı öldü' demek

için bence çok erken. Bunu, yollardan biri olarak kabul etmek

gerekiyor. Fakat her halükarda diplomatik çabalar devam edecektir.

Çünkü, uluslararası ilişkiler hiçbir zaman sona ermez. Başka formül

aranabilir. Bu formül de yeniden hayata kavuşturulmaya

çalışılabilir.''

    Referandum sonuçlarının Türkiye'nin ''elini güçlendirdiğini'' de

kaydeden Duna, ''Ama Türkiye'nin optimizasyonu iki tarafın da 'evet'

demesiydi. Evet, elimiz güçlendi ama sorun çözülmedi. Türkiye'nin esas

çıkarı sorunun çözülmesinden geçer. Dolayısıyla bundan sonra

Türkiye'nin sorunun çözülmesi yönündeki çabalarının aynı yoğunlukta

devam etmesi gerekir'' diye konuştu.

    

    -GÜNEY KIBRIS'IN ''AZAPLI'' ÜYELİĞİ...-

   

    Kısa vadede KKTC'nin tanınmasının zor göründüğünü de dile getiren

Duna, ''En azından kısa vadede olacak bir şey olarak düşünmüyorum.

Fakat bu sürecin başlaması dahi son derece önemli bir kazanımdır.

Önümüzdeki dönemde Güney Kıbrıs tam üye olsa bile, bu çok azaplı bir

tam üyelik olacak'' dedi.

    KKTC'de iç politikadaki mevcut durumun önümüzdeki dönemde ciddi

bir tartışma konusu olacağının da görüldüğünü ifade eden Duna,

''KKTC'de iç siyaset sahnesinde ciddi değişiklikler olabilir. Burada

önemli rol Serdar Denktaş'a düşecek. Hükümet ortağı olarak, babasıyla

hükümet arasında bir seçim yapma noktasına gelebilir'' diye konuştu.

İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANI STRAW,

    RUMLARIN ''HAYIR'' DEMESİNDEN DOLAYI ÜZGÜN

   

    LONDRA (A.A) - 24.04.2004 - İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw,

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs'ta çözüm için sunduğu planın

oylanmasında Rumların ''hayır'' demelerinden dolayı ''üzüntü

duyduğunu'' olduğunu açıkladı.

    Straw, ''Rum seçmenlerin çoğunluğunun düzenlemeyi reddetme

kararından üzüntü duydum'' dedi. Straw, bununla birlikte, Rum seçmenin

tercihine saygı duyacaklarını söyledi.

    Türk tarafının ise Annan planını desteklemesinden memnuniyet

duyduğunu ifade eden Straw, bu sonucun ''son yıllarda Türk toplumu

içindeki radikal davranış değişikliğini'' gösterdiğini kaydetti.

TBMM BAŞKANI ARINÇ:

   

    ANKARA (A.A) - 24.04.2004 - TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Kıbrıs

Türklerinin acı olayları geçmişte bıraktığını ve güvenli bir geleceği

seçtiğini'' kaydetti.

    Arınç, Kıbrıs'ta yapılan referandumların sonucunu AA muhabirine

değerlendirirken, Kıbrıs Türk halkının verdiği kararı saygıyla

karşıladığını söyledi.

    Bülent Arınç, şöyle devam etti:

    ''Halk iradesi özgürce sandığa yansımıştır. Demokratik bir

referandum yapılmıştır. Buna herkesin saygı göstermesi lazım.

Anlaşılıyor ki, Kıbrıs Türkleri yıllardır çektikleri sıkıntı ve

üzüntüleri ve yaşadıkları çok acı olayları geçmişte bırakmış ve

güvenli bir geleceği seçmiştir ve büyük bir çoğunlukla plana 'Evet'

demiştir.

    Meclis'te yaptığım konuşmada da söylediğim gibi, alınan karara

halkın kararı olduğu için saygı duymamız lazım. 'Evet' kararı aynı

zamanda Türk tarafının uzlaşmacı ve çözüme taraftar olduğunu

göstermiştir.''

    Rum tarafının Annan Planı'na çoğunlukla ''Hayır'' demesinin,

''Avantajlı durumlarını koruma düşüncesiyle izah edilebileceğini''

kaydeden Arınç, ''Artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki

ekonomik ve siyasi ambargoların kaldırılması ve burada yaşayan

insanların dış dünya ile bütünlüğünün sağlanmasının sırası gelmiştir.

Ben bu yeni dönemin Kıbrıs Türk halkına yeni açılımlar ve yararlar

sağlayabileceğine de inanıyorum'' diye konuştu.

    TBMM Başkanı Arınç, ''KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın alınan bu

sonuç üzerine istifası gerekir mi?'' şeklindeki soruya da,

''Denktaş'ın istifasının gerekip gerekmediği konusunda bir şey

söyleyemem. Referandum sonucu ortaya çıkan halkın eğilimine bakarak

kendisinin doğru kararı vereceğine inancım tamdır'' yanıtını verdi.

ALMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI FISCHER:

    -''ALMAN HÜKÜMETİ RUM KESİMİNİN PLANI

    REDDETMESİNDEN ÜZÜNTÜ DUYUYOR''

    -VERHEUGEN: ''TÜRKLERİN BİRLEŞMEYİ ONAYLAYARAK

    AVRUPA YÖNÜNDE KARAR VERMELERİ TAKDİRE DEĞER''

    

    BERLİN (A.A) - 24.04.2004 - Almanya Dışişleri Bakanı Joschka

Fischer, Kıbrıs Rum kesiminin, Kıbrıs'ın birleşmesi için büyük şans

olan Annan Planı'nı reddetmesinden dolayı üzüntü duyduğunu açıkladı.

    Referandum sonuçlarıyla ilgili açıklama yapan Fischer, AB

Dışişleri Bakanlarının Pazartesi günü referandum sonrasındaki durumu

görüşeceklerini söyledi.

    Fischer, Alman hükümetinin bugün Kıbrıs'ta yapılan referandumda

olumlu sonucun sadece Kuzey'den çıkabilmiş olmasından dolayı üzüntü

duyduğunu, Güney'deki vatandaşların Annan Planı'nın birleşmek için

sunduğu büyük fırsatı kavramamış olmalarının hayal kırıklığı

yarattığını söyledi.

    Öte yandan, Alman televizyonları Kıbrıs'ta bugün yapılan

halkoylamalarına haber bültenlerinde ilk haber olarak geniş yer

verdiler.

    Alman 1. ve 2. televizyonları ARD ve ZDF ile Phoenix, N-24 ve n-tv

televizyonları, AB Komisyonu'nun halkoylamalarında Rumların Annan

planına ''hayır'' demelerinden büyük üzüntü duyduğunu açıkladığına

işaret ettiler.

    AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen de,

ARD'ye yaptığı açıklamada, Rumların tutumundan duyduğu üzüntüyü dile

getirerek, ''Son günlerdeki gelişmelerden sonra Rumların kararı

şaşırtıcı değil. Rumların birleşme konusunda böyle olağanüstü bir

fırsatı kaçırmaları hayal kırıklığı yaratmıştır. Kıbrıslı Türklerin

aldığı karar ise memnuniyet vericidir. Kıbrıslı Türklerin birleşmeyi

onaylayarak Avrupa yönünde karar vermeleri takdire değer'' dedi.

    ARD'nin verdiği haberde, Rum kesiminin eski lideri Yorgo

Vasiliu'nun da, Rum kesimi liderinin halkoylamasıyla ilgili tutumunu

eleştirerek, sonuçta kararı Rum halkının verdiğini, ancak Rum liderin

tavrından etkilendiğini söylediği belirtildi.

    Haberde KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da ''hayır''ı

savunarak, ''evet'' oyu verenlerin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın

planını iyi bilmediklerini ifade ettiğine dikkat çekildi.

ABD'DEN KIBRIS'TA REFERANDUM AÇIKLAMASI:

    -REFERANDUMUN KUZEY'DE KABUL EDİLMESİNİ KUTLAYAN ABD,

    RUMLARIN TUTUMUNDAN HAYAL KIRIKLIĞI DUYDUĞUNU BİLDİRDİ

    -AMERİKAN KAYNAKLARINA GÖRE ABD KIBRIS TÜRK TARAFININ

    SIKINTILARINI HAFİFLETECEK ÖNLEMLER ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR

   

    WASHINGTON (A.A) - 24.04.2004 - Deniz Arslan - ABD, Kıbrıs Türk

tarafını referandumdaki cesareti ve barış yönünde oy kullanması

dolayısıyla tebrik ederken, Rumların çoğunluğunun çözüm planına karşı

oy kullanmasından hayal kırıklığına uğradığını bildirdi.

    ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, ''Annan planına

onay yönünde oy kullanan herkesi, özellikle de Kıbrıs Türk tarafının

büyük çoğunluğunu, cesaretleri, barış ve uzlaşma yönünde oy

kullandıkları için tebrik ediyoruz'' dedi.

    Boucher, Rumların tercihiyle ilgili olarak da, ''Kıbrıslı Rumların

büyük çoğunluğunun, çözüm planına karşı oy vermesinden hayal

kırıklığına uğradık. Kıbrıs Rum Kesimi toplumunun referandumdaki

başarısızlığı, Ada'da çözüm için oy verenlere ve uluslararası topluma

karşı bir geri adımdır. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın BM Güvenlik

Konseyi'ne vereceği raporu bekliyoruz'' ifadelerini kullandı.

    Richard Boucher, BM gözetiminde yıllardır sürdürülen ve ABD

tarafından da kuvvetle desteklenen müzakereler sonunda Kıbrıslı

Türkler ve Rumların, ''Ada'nın trajik bölünmesine'' kapsamlı BM planı

çerçevesinde bir son vermek için düzenlenen referandumlarda oy

kullandıklarını belirtti.

    ABD'nin, çabalarından dolayı, özellikle BM Genel Sekreteri Kofi

Annan ve BM'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto ile onun BM'deki

ekibine teşekkür ettiğini kaydeden sözcü, ''Türk ve Yunan

hükümetlerinin BM planına verdikleri desteği de memnuniyetle

karşılıyoruz'' ifadesini kullandı.

    Öte yandan, Amerikan yönetimine yakın kaynaklar, ABD'nin bundan

sonraki adım olarak, Kıbrıs Türk tarafının durumunun iyileştirilmesine

yönelik, üzerinde çalıştığı bir paketi aşamalı olarak uygulamaya

koymayı planlandığını belirttiler.

    Bu kaynaklar, Kıbrıs Türk tarafında ekonomik sıkıntıların

hafifletilmesi yönündeki ilk adımın, Türk tarafındaki havaalanının

Amerikan ticari uçaklarının kullanımına açılması olabileceğini

söylediler.

    Ambargonun hafifletilmesi çabalarında ABD'nin, Avrupa Birliği ile

koordinasyon içinde hareket etmesi öngörülüyor.

DE SOTO, BM BÜROSUNUN KAPATILACAĞINI AÇIKLADI (1)

   

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın

Kıbrıs Özel Temsilicisi Alvaro de Soto, BM'nin Kıbrıs'taki bürosunun

kapatılacağını açıkladı.

    De Soto, ara bölgede düzenlediği basın toplantısında, Annan'ın

referandum sonuçlarına yönelik değerlendirmelerini aktardı ve soruları

yanıtladı.

    Sonuçların kendisini hayal kırıklığına uğratıp uğratmadığı sorulan

De Soto, şunları kaydetti:

    ''Kıbrıs halkına kendi geleceklerine ilişkin değerlendirme fırsatı

verildiği için memnunum. Önümüzdeki günlerde bir dizi veda görüşmesi

yapacağım. Daha sonra New York'a dönüp Genel Sekreter'e raporumu

sunacağım. Burada kurulan büromuz da kapatılacak. Ben ve

arkadaşlarımın Kıbrıs'ta çalışmaktan mutluluk duyduğumuzu aktarmak

isterim.''

    De Soto, planın yeniden müzakere edilip edilmeyeceğinin sorulması

üzerine, Rum kesiminin zaman içinde derin bir değerlendirme yapacağına

ilişkin Genel Sekreter'in görüşlerini hatırlattı ve kendisinin bu

konuda başka bir yorum yapmayacağını söyledi.

DE SOTO, BM BÜROSUNUN KAPATILACAĞINI AÇIKLADI (2)

    

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel

temsilcisi Alvaro De Soto, Annan Planı'nın dengeli, adil ve

sürdürülebilir bir plan olduğunu belirterek, ''adada barış yönünde

tarihi bir fırsat kaçırıldığını'' söyledi.

    De Soto, ara bölgede düzenlediği basın toplantısında, Genel

Sekreter Annan'ın referandum sonuçlarına ilşkin görüşlerini aktardı.

    Kıbrıs Türk halkının olumlu yönde oy kullanmasına karşın, Rum

kesiminden ''hayır'' oyları çıkması sonucu, kurucu anlaşmanın

yürürlüğe girmesinin mümkün olmayacağını ifade eden De Soto, Genel

Sekreterin iki karara da saygılı olduğunu vurguladı.

    De Soto, son birkaç yıldır devam eden çabaların bir hedefi

olduğunu, ancak bu hedefe ulaşılamadığını kaydetti ve ''Tarihi bir

fırsat kaçırıldı. Bu sonuç ile adanın bölünmüşlüğü, askerlerin varlığı

devam edecektir'' diye konuştu.

    Belli tavizler veriyor olmasına karşın, Türk tarafının planı kabul

etmesinin takdirle karşılandığını belirten De Soto, şöyle devam etti:

    ''Buna rağmen, AB'ye katılımın faydalarının paylaşılamıyor

olmasından üzüntü duyulmaktadır. Türk tarafı, kendi hatası olmayan bir

durumun bedelini ödememeli, uluslararası toplum bunun için çaba

göstermeli.''

    De Soto, Rum kesiminin zaman içinde derin değerlendirmelerde

bulunacağını düşündüklerini, çözümün bölge ve uluslararası toplumun

yararına olduğunu kaydetti.

    Alvaro De Soto, son olarak, Annan'ın sürece katkıda bulunan tüm

taraflara teşekkür ettiğini bildirdi.

KKTC BAŞBAKANI TALAT:

    

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - Züleyha Karaman - KKTC Başbakanı

Mehmet Ali Talat, bugünkü duruma hükümetin politikaları sonucu

gelindiğini belirterek, ''Bundan sonraki diplomatik atağı hükümet

yürütecektir'' dedi.

    Talat, Saray Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında referandum

sonuçlarını değerlendirdi. Sonucun Türk tarafını memnun ettiğini,

ancak genelde üzdüğünü ifade eden Talat, ''Çünkü bizim amacımız Kıbrıs

sorununun çözülmesi, birleşik Kıbrıs cumhuriyetinin kurulması ve AB

üyeliğiydi. Bunu ne yazık ki, Kıbrıslılar olarak başaramadık'' dedi.

    Kıbrıslı Türkler olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını,

uluslararası toplumun takvimi de dahil tüm isteklerini yerine

getirdiklerini kaydeden Talat, uluslararası toplumun bundan sonra ne

gibi adımlar atılması gerektiğini ortaya koymasını istedi.

    Güney Kıbrıs'ta resmi ''hayır'' kampanyası yürütüldüğünü ve 

sonucun büyük oranda ''hayır'' çıktığını ifade eden Talat, KKTC'de çok

daha demokratik bir ortamın oluştuğunu, demokratik bir ortamda

başarılı bir sonuç alındığını söyledi.

   

    -''KIBRIS TÜRKÜ ÇÖZÜM İSTİYOR''-

   

    Kıbrıs Türk halkının çözüm istediğini, AB'yi istediğini ve

Türkiye'nin de önünü açma isteğini ortaya koyduğunu belirten Talat,

çözüm çabalarının değişmeyeceğini, bundan sonra da devam edeceğini

kaydetti. Kıbrıs Türkü üzerindeki izolasyonun kalkması için çok ciddi

mücadele vereceklerini anlatan Talat, Kıbrıs Türk halkını uzlaşmaz

ilan eden politikalardan uzak duracaklarını söyledi.

    Bir tarafın AB ve BM'nin desteklediği planı reddederek AB'ye

girdiğini, ancak bu planı kabul edenin AB dışında kaldığını, bunun bir

çelişki olduğunu dünyaya anlatacaklarını belirten Talat, ''Bu durumu

geriye götürme niyetimiz yok. Kıbrıs Türkü kabuğunu kırmıştır. Kıbrıs

Türk halkını dünyalı yapacağız. Kıbrıs Türkü çok özverili bir mücadele

örneği vermiştir'' dedi.

    Kıbrıs Türkünün dünyayı gıpta ettirecek bir mücadele örneği

verdiğini, Kuzey Kıbrıs'taki siyasi iklimi değiştirdiğini ifade eden

Talat, gelinen sürece katkıları olan herkese, Türk hükümetine teşekkür

etti. Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının çıkarlarının ve onurunun

korunmasına büyük özverilerde bulunduğunu ifade eden Talat, BM Genel

Sekreteri ve ekibinin de büyük destekleri olduğunu, AB'nin ve AB

Parlamentosu'nun çeşitli sıkıntıların aşılmasında katkıları olduğunu

anlatarak, herkese teşekkür etti.

   

    -DİPLOMATİK ATAK-

   

    ''Önümüzde çok önemli bir süreç var. Diplomatik atakta çok ciddi

desteğe ihtiyacımız var'' diyen Talat, tarihi bir dönem yaşadıklarını,

bu motivasyonu ve ivmeyi hükümet olarak bırakmayacaklarını söyledi.

    Bu aşamada toplumsal bütünleşmeye ihtiyaç olduğunu belirten Talat,

referandumda ''evet'' ve ''hayır'' diyenlerin yarın yine yüz yüze

bakacağını, taşkınlığa gerek olmadığını söyledi.

    Başbakan Talat, bu aşamada Kıbrıs sorununu çözemediklerini, ancak

toplumsal bütünlüğe daha fazla ihtiyaç olduğunu, daha fazla birlikte

hareket etmeleri gerektiğini kaydetti.

    Talat, AB'de Kıbrıs Türk tarafına yapılması öngörülen açılımlarla

ilgili bir soru üzerine, Pazartesi görüşülecek metnin kendilerini

tatmin etmediğini, bunun değişmesi için ciddi atak yapacaklarını

bildirdi. Talat, bu konunun detaylarını yarın parti ve hükümet olarak

yapacakları değerlendirmelerden sonra açıklayabileceklerini söyledi.

    Başbakan Talat, Barış ve Demokrası Hareketi Genel Başkanı Mustafa

Akıncı'nın artık hükümete destek vermeyeceğini açıklamasının sorulması

üzerine, ''Beni en fazla endişelendiren hükümet krizi değil,

Cumhurbaşkanı krizidir'' dedi.

   

    -DENKTAŞ'A TEPKİ-

   

    Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın ''hayır'' kampanyası yürüttüğünü ve

referandumdan da yüzde 65 ''evet'' çıktığını belirten Talat,

Cumhurbaşkanı'nın referandum sonucunu ''hayır''ın zaferi olarak

nitelediğini, bunun inanılır bir şey olmadığını söyledi.

    Talat, ''Denktaş, bu 'hayır'ı zafer olarak görüyorsa, demek ki bu

politikayı Papadopulos'la yürütmüştür... Diplomatik atağımızın içinde

bu garip resmin yeri olamaz. Bundan sonraki diplomatik atağı, hükümet

yürütecek'' diye konuştu. Hükümet krizinin çıkmaması dileğinde bulunan

Talat, ''Ama olursa da olur, dünyanın sonu değil'' dedi.

    Başbakan Talat, referandumun tekrarlanma olasılığına ilişkin bir

soruya, gündemlerinde böyle bir şey olmadığını belirterek, ''Bu

pirincin taşını uluslararası topluluk ayıklarsa, böyle bir şey

getirirlerse, biz de değerlendiririz'' diye konuştu.

    Talat, Türk tarafı olarak görevlerini yaptıklarını, referandumdan

büyük oranda evet çıkardıklarını, eğer referandum önerisi gelirse

hangi koşullarda olacağına bakacaklarını söyledi.

    1 Mayıs'tan sonra koşulların değişeceğini kaydeden Talat, böyle

bir olasılığı reddetmediğini, kabul de etmediğini söyledi. Talat,

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile görüştüğünü,

ancak BM ile teması olmadığını kaydetti.          

AVRUPA KONSEYİ: ''REFEDANDUM SONUCU, KIBRISLI

    TÜRKLERİN SİYASİ YALNIZLIĞININ SONU OLARAK GÖRÜLMELİ''

   

    STRASBOURG (A.A) - 24.04.2004 - Rahmi Gündüz bildiriyor - Avrupa

Konseyi Genel Sekreteri Walter Schwimmer, ''Kıbrıs'ta yapılan

referandumların sonucunun, artık Kıbrıslı Türklerin siyasi

yalnızlığının da sonu olarak görülmesi gerektiğini'' bildirdi.

    Schwimmer, adada yapılan referandumlarla ilgili açıklamasında,

''Kıbrıslı Türklerin AB'ye birleşik Kıbrıs olarak girme iradesini

açıkça gösterdiğini'' belirtti.

   ''Kıbrıs'ta yapılan referandumların sonucu, artık Kıbrıslı

Türklerin siyasi yalnızlığının da sonu olarak görülmesi gerekir''

diyen Schwimmer, bu sonucun olumsuz faturasının, mağdur olan tarafa

yüklenmemesi için gerekli çalışmaların başlatılması çağrısında

bulunuldu.

-CHP GENEL BAŞKANI BAYKAL:

     

    İSTANBUL (A.A) - 24.04.2004 - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,

Kıbrıs'ta gelinen noktada bir dönemin kapandığını, yeni bir dönemin

açılmakta olduğunu söyledi.

    Avrupa Sosyalistleri Partisi'nin Brüksel'deki kongresine katılan

Baykal, yurda döndü. Atatürk Havalimanı'nda gazetecilere açıklama

yapan Baykal, Kıbrıs'ta yapılan referandumların sonuçlarını

değerlendirdi.

    Baykal, bugünkü referandumla, dışarıdan hazırlanıp Kıbrıs

toplumlarına sunulan ve dayatılan bir anlaşmanın her iki toplumun

ortak mutabakatına sahip olmadığı gerçeğinin ortaya çıktığını

kaydetti. Baykal, şunları kaydetti:

    ''Geldiğimiz noktada Kıbrıs konusunda bir dönemin kapandığını,

yeni bir dönemin açılmakta olduğunu görüyoruz. Bu kararla birlikte bu

dayatılan planın bundan sonra Kıbrıs'ta yaşanacak olan olayları

yönlendirme şansı kalmamıştır. Önümüzdeki dönemde Kıbrıs'ta yaşanan

gerçekler temel alınmak suretiyle yeni bir durumun oluşması

sağlanacaktır.

    Bu planı, Kıbrıs'taki her iki toplum da ortak noktada

kabullenmediği için uygulama şansı kalmamıştır. Bu plan kabul

edilmediği halde Kıbrıs Rum toplumu AB içinde bir hafta sonra yerini

alacaktır. Bu durum, bundan sonra Kıbrıs'ta artık var olduğu ortaya

çıkan ve kendi geleceklerini kendi iradeleriyle bugün ortaya koymuş

olan iki toplumun, yine bu plan etrafında bir müzakereye

sürüklenmesinin, bu konuda yeni girişimler ve zorlamalar yapılmasının

kesinlikle kabul edilemeyeceği bir noktaya bizi getirmiştir. Türk

toplumunu AB içindeki Rum toplumuna eklemeye yönelik yeni müzakere

kesinlikle kabul edilemez.''

    

    -''ORTAYA ÇIKAN DURUM İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ''-

    

    Bu aşamadan sonra Türk hükümetinin göz önünde bulundurması gereken

konunun, ortaya çıkan durumu iyi değerlendirmek olduğunu ifade eden

Baykal, şöyle devam etti:

    ''Kıbrıs'ta var olan Türk toplumunun kendi kimliğini kabul

ettirmesine yardımcı olacak her türlü desteği vermek, Kıbrıs Türk

toplumunun tanınmasını, ekonomik ambargoların ortadan kalkmasını ve

Türk toplumunun hakkı olan uluslararası ilgiye, desteğe, tanınmaya

kavuşmasını sağlamak üzere her türlü çabayı göstermek, Türk

hükümetinin temel görevi olmalıdır. Bu doğrultuda çabaya ihtiyaç

vardır. Hükümetin bu konudaki her türlü çabasına ana muhalefet partisi

olarak her türlü desteği vereceğiz.

    Bu noktadan sonra (Şimdi olmadı bir daha yeni bir müzakereyle,

yeni bir referandumla bir kez daha deneyelim) anlayışı kadar yanlış,

ters, sakıncalı bir şey düşünülemez. Artık gelinen noktada, Kıbrıs'ta

var olan gerçekleri temel alarak hayatın şekillenmesini sağlamaya

gayret göstermek gerekiyor.''

    

    -TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ-

    

    Bu oylamanın bir önemli sonucunun da Türkiye'nin AB ile ilişkileri

konusunda Kıbrıs sorununun bir engel olarak çıkarılmasının kesinlikle

kabul edilemez olduğunu göstermesi olduğunu ifade eden Baykal, ''Bu

gelinen noktadan sonra artık hiç kimsenin, AB içindeki hiçbir ülkenin,

Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine başlayabilmesi için Kıbrıs

konusuna dayanarak bir engel çıkarması tasavvur edilemez'' dedi.

    Türkiye'nin plan konusunda ''kendisinden beklenmeyecek'' katkıyı

ve desteği verdiğini söyleyen Baykal, şunları söyledi:

    ''Bu sonuç ortaya çıktıktan sonra artık Türkiye'ye kimsenin AB

açısından bir şikayet olarak eleştiri yöneltmeye hakkı kalmamıştır.

Türkiye'nin AB ile ilgili olarak ufku açılmıştır. Önümüzdeki dönemde

Kopenhag Kriterleri açısından gereken eksiklikleri tamamlamak,

uygulama konusundaki şikayetlere son vermek ve AB'den üyelik

müzakerelerine başlamak için tarih almak durumundayız. Yapılması

gereken budur.

    Artık yapılacak iş, Kıbrıs Türk toplumunun tanınmasını,

güçlenmesini sağlamaktır. Bugün gelinen noktada AB'nin oyun planı

iflas etmiştir. Yapılması gereken, dünyanın, AB ve BM'nin, Kıbrıs Türk

toplumuna saygı göstermek durumunda olduğunu, onu anlamak durumunda

olduğunu sağlamaktır. Şimdi kararlı olma, ciddi olma zamanıdır. Ne

istediğini bilme zamanıdır.''

    

    -''DENKTAŞ GEREĞİNİ YAPTI''-

    

    Baykal, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın bu sonuçtan sonra istifa

etmesi gerektiğine ilişkin görüşlerle ilgili bir soruya karşılık da

şöyle dedi:

    ''Sayın Denktaş, bu konuda inançları doğrultusunda, Kıbrıs Türk

halkının uzun vadeli yararları doğrultusunda üzerine düşen görevi

yerine getirdi. Herkes gibi düşünmek zorunda değildir. Gereğini yaptı

ve Kıbrıs halkı da kararını aldı. Bundan sonra kimsenin Denktaş'a bir

karar empoze etme hakkı yoktur. Kıbrıs'ın bundan sonraki geleceğiyle

Denktaş'ın yakından ilgilenmesine çok ciddi ihtiyaç vardır. Bu

görevini bundan sonra da yerine getireceğini umarım.''

KKTC DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI  SERDAR DENKTAŞ:

    LEFKOŞA (A.A) - 24.04.2004 - KKTC Dışişleri Bakanı ve Başbakan

Yardımcısı Serdar Denktaş, ''Kıbrıs'ta barışın, Kıbrıs Rum halkının

barış ve çözüme hazır olmaması nedeniyle engellendiğini'' belirtti.

    Denktaş, düzenlediği basın toplantısında, referandum sonuçlarını

değerlendirdi. ''Kıbrıs Türk halkının geleceğiyle ilgili son derece

önemli bir virajı başarıyla kazasız bir şekilde atlattığını'' ifade

eden Denktaş, oylama sonrası kutlamalar için de bu olgunluğun devam

etmesini diledi.

    Yaşanan sürecin, kendi içlerinde bir yarış olmadığını, çözüm

süreci olduğunu ve sonuca ulaşılamadığını kaydeden Serdar Denktaş,

''Kıbrıs'ta çözüm, Rum halkının barış ve çözüme hazır olmaması

nedeniyle engellendi. Bunun bilinciyle hareket etmek lazım'' dedi.

    Referandumdan beklenen sonucun çıktığını ifade eden Serdar

Denktaş, ''Çözüm isteyenler bu akşam kutlamalar yapıyor. Ama ben neyin

kutlamasının yapıldığını anlamakta güçlük çekiyorum'' diye konuştu.

    Önlerinde, yarından başlayacak yeni bir süreç olduğunu ve bu

süreçte yeni bir çözüm iklimini oluşturacak adımlar atmaları

gerektiğini söyleyen Serdar Denktaş, kendi içlerinde, Türkiye, Rum

tarafı, BM ve AB ile bu iklimin yaratılması için temas etmeleri

gerektiğini ifade etti.

    Rum tarafındaki sonucun, Rum halkının çözüme hazır olmadığı ve

Kıbrıs Türk halkı ile eşit çözüm istemediğinin kanıtı olduğunu

belirten Denktaş, ''(Sonuç) Barışı engelleyenin başka yerde olduğunun

göstergesi. Bütün dış baskılara rağmen, Cumhurbaşkanı'nın (Rauf

Denktaş) bazı konulardaki haklılığının da göstergesi'' dedi.

    Kıbrıs Türkünün ''evet'' ve ''hayır'' diye ikiye ayrılmaması

gerektiğinin altını çizen Serdar Denktaş, yarın öğleden sonra hükümet

ortağı ile biraraya gelerek yeni durumu değerlendireceklerini

belirtti.

    Referandumda ''hayır'' dediği için pişman olmadığını kaydeden

Serdar Denktaş, çözümü Kıbrıslı Türklerle Rumların bulacağını,

önümüzdeki haftadan itibaren Rum liderliği ile temas etmeleri

gerektiğini söyledi.

PASOK LİDERİ PAPANDREU:

    

    ATİNA (A.A) - 24.04.2004 - Yunanistan'da ana muhalefet partisi

PASOK'un lideri Yorgo Papandreu, Kıbrıs'daki referandum sonuçlarının

uluslarası toplumu birleşmiş Kıbrıs hayalinin son bulduğu kanaatine

götürmemesi gerektiğini söyledi.

    Papandreu, referandum sonuçları ve Kıbrıs'ta soruna çözüm

getirilmesi yönündeki çabaları konu alan açıklamasında, ''Helenler

olarak sonuçları değerlendirmeli ve bir sonraki adımlarımızı

belirlemeyiz. Bu, Yunanistan ile Kıbrıs (Rum kesimi) arasında ciddi ve

samimi bir diyalogla olmalıdır'' şeklinde konuştu.

    ''Biz ilk andan itibaren Kıbrıslıların (Rumların) yanındayız ve

onların seçimlerine saygı duyuyoruz'' diyen Papandreu, ''Hiçbir

Yunanlı Kıbrıs konusunun kapandığını kabul edemez. Kıbrıs sorununun

çözülebileceğine ve işgale son verilebileceğine inanıyorum'' ifadesini

kullandı.

    Papandreu, ''Kıbrıs'ın dış politikanın merkezinde olduğunu''

kaydetti ve ''Türk-Yunan ilişkilerinin şu veya bu şekilde Kıbrıs

konusundan etkileneceğini'' vurguladı. Papandreu, Kıbrıs sorununun

çözümü yolunda verilecek mücadeleyi destekleyeceğini de belirtti.

    Öte yandan, Yunanistan Komünist Partisi'nden (KKE) yapılan

açıklamada, ''KKE, Kıbrıs'ta adil bir çözüm bulunması yönündeki

çabaları desteklemektedir. Kıbrıslı Rumlar ile Türklerin yanında

olmaya devam edeceğiz'' denildi.

UBP GENEL BAŞKANI EROĞLU

    

    LEFKOŞA (A.A) - 25.04.2004 - KKTC'deki ana muhalefet Ulusal Birlik

Partisi'nin (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu, referandum sonuçlarının

Kıbrıs'ta barış istemeyen tarafın Rumlar olduğunu bir kez daha ortaya

çıkardığını söyledi.

    Eroğlu, düzenlediği basın toplantısında, ''Bundan sonra yapılması

gereken elbirliği halinde Kıbrıs Türküne uygulanan ambargoların

kaldırılması ve devletin tanıtılması konusunda mücadele vermektir''

dedi.

    Derviş Eroğlu, referandumun demokratik olgunluk içerisinde

geçmesinin fevkalade önemli olduğuna işaret ederek, bundan memnuniyet

duyduğunu dile getirdi.

    KKTC halkının bir kısmının Annan Planı ve AB'ye ''evet'' derken,

bir kısmının ise Annan Planı'na başından beri karşı olduğunu ortaya

koyduğunu belirten Eroğlu, şöyle devam etti:

    ''UBP, Annan Planı ortaya çıktığı günden beri planın 5-6 maddesini

ön plana çıkararak müzakere zemini olamayacağını söylemişti.

Seçimlerde de bu kampanyayı tek parti olarak açık ve net şekilde

yürütmüştü. Dolayısıyla yüzde 35 kusur 'hayır' oyunun çıkması elbette

parti olarak bizi memnun etmiştir. Annan Planı'na karşı açıkça çıkan

tek parti olarak oylarının sabit olduğunu göstermesi bakımından

memnuniyet vericidir.''

    ''Kıbrıs'ta barış engellenemez'' söylemini slogan haline

getirenlerin Kıbrıs'ta barışı engelleyenlerin Rumlar olduğunu görüp

yeni bir değerlendirme yapma gerçeğiyle karşı karşıya kalacaklarını

ifade eden Eroğlu, ''1976 yılından beri seçimlere girip çıkan bir kişi

olarak bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçmeni üzerinde

böylesi yoğun bir baskının yapılmadığını, Türkiye televizyonları,

medyası, bunun dışında AB, ABD, İngiltere Başbakanı Tony Blair'e kadar

herkesin olaya müdahil olduğunu ve çok zengin bir 'evet' kampanyası

yürütüldüğünü'' belirtti.

    Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Bu arada, akşam da dahil olmak üzere Türkiye televizyonlarından

en yetkili ağızların Güney'de 'hayır' çıkacak, Kuzey'de 'evet' çıkarsa

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ambargolardan kurtarılması, dünyaya

açılması, hatta tanınması bile gündeme gelecek şeklinde yorumlar

yapılmasından halkımız fevkalade etkilenmiştir. Dolayısıyla

Ankara'dan, Anavatan'dan oldukça fazla çıkan bu mesajların bu

referandumdan yüzde 60'ın üzerinde 'evet' çıkmasında etkili olduğunu

söylemek mümkündür.''

    Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının artık bu plandan kurtarılması

gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

    ''Bu verilen sözler yerine getirilmelidir. İkincisi ambargoların

kalkabileceğini söyleyen en yetkili ağızlar, başta Anavatan'ın

Başbakanı, Dışişleri Bakanı ambargoların kaldırılması, verilen

sözlerin yerine getirilmesi için büyük uğraşlar içerisine girmesi

gerekmektedir. Burada biz hükümet ve muhalefet işbirliği içerisinde

Anavatan Türkiye'nin gerçekleştireceği bu atılımlara destek vermek

durumundayız. Artık birlik ve beraberlik içinde olmak, birlik ve

beraberlik içerisinde hareket edip ülkemize uygulanan ambargoların

kaldırılması ve bu arada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti'ne

sahip çıkıp bu devletin tanıtılması yönünde atılacak her türlü adımın

içerisinde olmamız gerekmektedir. Artık iktidar ve muhalefet Kuzey

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti'nin gelişmesi, kalkınması,

ambargolardan kurtulmuş tanınma yönünde adımlar atmış bir pozisyonda

olması için işbirliği içerisinde olması gerekmektedir.''

TÜRKİYE'NİN LEFKOŞA BÜYÜKELÇİSİ GÜVEN

    

    LEFKOŞA (A.A) - 25.04.2004 - Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi

Hayati Güven, Rum tarafının dünkü referandumda ''hayır'' demesiyle

Kıbrıs'ta çözüm fırsatının kaçırıldığını belirterek, ''bu sonucun Rum

tarafının yeni bir ortaklığa, Kıbrıslı Türklerle beraber yaşamaya ve

uzlaşmaya hazır olmadığını gösterdiğini'' söyledi.

    Referandum sonuçlarının Kıbrıs'ta yeni bir durum yarattığına

işaret eden Büyükelçi Güven, bunun uluslararası camia tarafından doğru

tespitlerle değerlendirilmesini istedi.

    Hayati Güven, referandumun sonuçlanmasının ardından bu gece 

Büyükelçilik'te KKTC basını ve Anadolu Ajansı muhabirlerine yönelik

basın toplantısı düzenleyerek, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Abdullah Gül'ün de açıklamalarında üzerinde durduğu bazı görüşleri

tekrarladı.

    Güven, Türkiye'nin bundan böyle de Kıbrıs Türk halkının yanında

yer alacağını vurgulayarak, halkın birlik ve beraberliğini korumasının

önemini vurguladı.

    

    -''FIRSAT KAÇTI''-

    

    Hayati Güven, BM Genel Sekreteri'nin kapsamlı çözüm planının

referandumunda Kıbrıs Türk tarafının ''evet'' dediğini, Rum tarafının

ise planı reddettiğini belirterek, ''Rum tarafınca bu önerinin

reddedilmesi, Kıbrıs sorununda şimdiye dek ortaya konan kapsamlı bir

planın reddedilmesi, tarafımızdan bir çözüm fırsatının kaçırılması

olarak değerlendirilmektedir'' dedi.

    Bu sonucun Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün nereden kaynaklandığını da

açıkça ortaya koyduğunu belirten Güven, Türk tarafının Kıbrıs'ta her

zaman adil ve kalıcı çözümden yana olduğunu, referandum sonuçlarının

Rum tarafının yeni bir ortaklığa, Kıbrıslı Türklerle beraber yaşamaya

ve uzlaşmaya hazır olmadığını gösterdiğini söyledi.

    

    -''RUM POLİTİKASI İFLAS ETTİ''-

    

    Büyükelçi Güven, Rum tarafının gerçekleri çarpıtarak Türk tarafını

ve Türkiye'yi uzlaşmazlıkla suçlama politikasının da iflas ettiğini

kaydederek, ''BM'nin çözüm önerisinin taraflardan birinin 'hayır'

demesiyle ortadan kalkacağını esasa bağladığını ve şimdi bu durumla

karşı karşıya gelindiğini'' belirtti.

    ''30 yıldır devam eden BM müzakere sürecinin ardından adada ilk

kez yapılan referandumların Kıbrıs'ta yeni bir durum yarattığına''

işaret eden Hayati Güven, ''Uluslararası camianın bu durumu

değerlendirerek Kıbrıs meselesine doğru tespitlerde bulunması ve

Kıbrıs'taki iki halkın da bu durumdan gerekli sonuçları çıkarması

gerektiğini düşünüyoruz. Bu sonuçlardan en önemlisi adadaki iki halkın

yan yana ve barış içinde yaşamaya devam etmesidir'' diye konuştu.

    

    -''AB AÇISINDAN ÇELİŞKİLİ DURUM''-

    

    Büyükelçi Güven, referandum sonuçlarının AB açısından

çelişkili bir durum yarattığına işaret ederek, çözüme ve adayı

birleştirmeye ''hayır'' diyen tarafın AB üyeliğine kabul edildiğini,

buna karşılık sorunun çözülüp adanın birleşmesini arzulayan tarafın

ise AB'nin dışında kalmış göründüğünü kaydetti. Güven, AB'nin bu

konuyu dikkatlice değerlendireceği ümidini dile getirdi.

    Güven, gelinen aşamada Rum siyasi liderliğinin ve uluslararası

camianın Kıbrıs Türk halkına meşruiyeti olmayan haksız ambargo ve

kısıtlamalar uygulamaktan vazgeçmesini beklediklerini belirterek,

şöyle konuştu:

    ''Kıbrıs Türk halkı bu referandumla dünyayla bütünleşmek arzusunu

ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk halkını uluslararası alanda daha fazla

tecrit etmeye kimsenin hakkı yoktur. Uluslararası camianın Kıbrıs

Türklerinin bu talebine gereken karşılığı vermesini beklemekteyiz.

Uluslararası camia, insan haklarına saygılı ve çoğulcu bir demokratik

yapı içinde yaşayan Kıbrıs Türk halkına karşı sorumluluklarını

üstlenmek durumundadır. Bunun Türkiye Cumhuriyeti olarak takipçisi

olacağız.''

    

    -''ANAVATAN BUNDAN SONRA DA YANINIZDA''-

   

    Büyükelçi Hayati Güven, ''KKTC ve Kıbrıs Türk halkının

Anavatanları Türkiye'yi bundan sonra da her zaman yanlarında

bulacağını'' vurgulayarak, kimsenin tereddüt duymamasını istedi.

Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının refah ve esenliği için üzerine düşen

sorumlulukları yerine getireceğini belirten Güven, Kıbrıs Türk

halkının beraberlik içinde olmasının önemine işaret etti.

    ''Zor günlerden geçen Kıbrıs Türk halkının demokratik

geleneklerini sürdürerek her zaman birlik ve bütünlüğünü koruduğunu''

anlatan Güven, ''Referandum süreci geride kalmıştır. Bu süreçte

toplumun, arkadaşların, meslektaşların, hatta ailelerin doğal olarak

'evetçiler' ve 'hayırcılar' olarak bölündüğünü gördük. Ancak bu

referandum geride kalmıştır. Kıbrıs Türkü birlik ve bütünlük içinde

önüne, yarınlarına bakmak durumundadır. Referandumda 'evet' veya

'hayır' oyu verenlerin yarından itibaren yüz yüze bakacağını, aynı işi

paylaşacağını, aynı ülkenin kaderinde söz sahibi olacağını,

hiçbirimizin unutmaması lazımdır'' diye konuştu.

    Kıbrıs Türkünü birlik ve beraberliğe davet eden Güven,

''referandum gibi güç bir demokrasi sınavını başarıyla geçen halkın

her zaman imrenerek izledikleri birlik ve bütünlüğünü de kısa zamanda

tesis edeceğine, ülkeyi daha da parlak yarınlara taşımak amacıyla

elbirliğiyle gayret göstereceğine inandıklarını'' kaydetti.

BAŞBAKAN ERDOĞAN

   

    İSTANBUL (A.A) - 25.04.2004 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,

KKTC'nin olması gerekeni yaptığını belirterek, ''Şimdi de inanıyoruz

ki, AB üyesi ülkeler, ABD, Uzakdoğu ve Kafkaslar da olması gerekeni

yapacaktır'' dedi.

    Crowne Plaza Otel'de düzenlenen Siirtspor'un gecesine katılan

Erdoğan, Siirtlilerin kendisini yüzde 85'lik bir oyla parlamentoya

göndermek suretiyle demokraside çok farklı bir adımın atılmasına

vesile olduğunu söyledi.

    Erdoğan, önümüzdeki süreçte AB yolunda atılması gereken adımlar

bulunduğunu, bütün bunları atacaklarını ifade ederek, bu suretle

Türkiye'nin önünün açılacağını, beklenen huzurlu Türk insanının alnı

açık bir şekilde dünyaya takdim edileceğini kaydetti.

    Bugün bu adımlardan ilkinin Kıbrıs'ta atıldığını dile getiren

Erdoğan, şöyle konuştu:

    ''Kıbrıs'taki Türk kardeşlerimiz demokratik haklarını en ideal

şekilde, her şeye rağmen kullandı. Uluslararası tecrit politikalarına

çok güzel bir cevap verdi. Dediler ki; 'Artık bizi tecrit edemezsiniz.

Bak masadan kaçan biz değiliz. Sorunları çözen biziz', bunu ispat

etti. Türkiye olarak Davos'ta başlattığımız süreç, arzu ederdik ki her

iki taraftan da 'evet' çıkarak neticelensin. Ama Güney Kıbrıs burada

bir haksızlığı ortaya koydu. Fakat KKTC, burada olması gerekeni yaptı.

'Artık masadan kaçan biz değiliz. Sorunların çözümünde biz varız.

Hiçbir zaman çözümsüzlükten yana olmadık. İşte bu serüvende biz

tavrımızı koyduk, olması gerekeni yaptık' dedi. Şimdi de inanıyorum ki

AB üyesi ülkeler, onlar da olması gerekeni yapacaktır. Biz inanıyoruz

ki, ABD de olması gerekeni yapacaktır. Biz inanıyoruz ki, Uzakdoğu ve

Kafkaslar da olması gerekeni yapacaktır. Bundan sonra bunu bekliyoruz.

Bu tecrit politikaları bitecek ve KKTC'de yeni bir dönem başlayacaktır.''

   

    -KKTC'DE YENİ DÖNEM-

   

    Erdoğan, Türkiye olarak bugüne kadar yavru vatanın yanında nasıl

olunduysa, bundan sonra da devam edileceğini belirterek, tecrit

politikalarının uygulandığı KKTC'nin yeni dönemde farklı bir konuma

geleceğini söyledi.

    Başbakan Erdoğan, Siirt'i konuştukları zaman hassasiyetlerinin çok

farklı olduğunu, buranın ihmal edilmiş, kenara köşeye itilmiş bir yer

olduğunu dile getirerek, kişi başına milli gelirin 1500 doların

altında olduğu illerde teşvik yasasını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu

bölgesini ayağa kaldırmak için çıkarttıklarını bildirdi.

    Bu sayede oradaki işsizliğin son bulacağını dile getiren Erdoğan,

Türkiye olarak bunu başarmaya mecbur olduklarını anlattı.

AB KOMİSYONU ÜYESİ VERHEUGEN:

    -''ŞİMDİ KIBRIS'IN ÜYELİĞİ ÜZERİNE GÖLGE DÜŞTÜ''

    

    BERLİN (A.A) - 25.04.2004 - Avrupa Birliği Komisyonu'nun

genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Kıbrıslı Rumların AB 

üyeliğine gölge düştüğünü söyledi.

    Verheugen, Almanya'daki ARD televizyonuna yaptığı açıklamada,

''Siyasi hasar büyük. Şimdi Kıbrıs'ın (Rum kesimi) üyeliğine gölge

düştü'' dedi.

    Günter Verheugen, referandum sonucunun AB'nin Türkiye ile

ilişkilerini gereksiz yere güçleştireceğini de söyledi.

    Adanın birleşmesi için kısa süre içinde yeni bir girişim olmasını

beklemediğini belirten Verheugen, ''Kanımca Birleşmiş Milletler'in

yeni bir girişimi olmayacak. Müzakereler için başka olasılık,

müzakerelere öncülük edecek birisini ve hepsinin ötesinde başka

muhtemel uzlaşma görmüyorum. Masadaki, en iyi olası sonuçtur'' dedi.

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) ayrı bir devlet olarak

tanınmasını beklemediğini söyleyen Verheugen, bunun BM kararı

gerektireceğini ve Rusya'nın böyle bir girişimi muhtemelen veto

edeceğini belirtti.

SOLANA: ''KIBRISLI RUMLAR TARİHİ FIRSATI KAÇIRDI''

    

    BRÜKSEL (A.A) - 25.04.2004 - AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik

Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Kıbrıslı Rumların dünkü referandumda

Annan planına ''hayır'' diyerek, tarihi bir fırsatı kaçırdığını

söyledi ve plana ''evet'' diyen Kıbrıs Türklerinin ''cesaretini''

övdü.

    Solana, sözcüsü aracılığıyla yaptığı açıklamada, ''AB'nin,

birleşik Kıbrıs'ın AB'de yer alabilmesi amacıyla adadaki sorunun

çözümü için çalışmayı sürdüreceğini'' belirtti.

    ''Kıbrıslı Rumların, yıllardır uğraştıkları bir sorun için çözüm

fırsatını kaçırdıklarını'' ifade eden Solana, ''Bu tercihten üzüntü

duyduğunu'' kaydetti.

    Referandumda KKTC'den yüzde 65 oranında ''evet'' çıkmasından

memnuniyet duyduğunu söyleyen Solana, ''Kıbrıs Türklerinin cesur bir

seçim yaptığını ve gelecek ile çözüme doğru açık bir pencere

bıraktıklarını'' ifade etti.

    Solana, ''BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile Kıbrıs temsilcisi

Alvaro De Soto'nun eşsiz çalışmasının şimdilik boşa gitmesinin üzücü

olduğunu'', Annan ve De Soto ile Kıbrıs konusunda ilerleme

kaydedilmesi için temasta olacaklarını belirtti.

RUM KESİMİ AB'DEKİ GELİŞMELERDEN ENDİŞELİ

    

    LEFKOŞA (A.A) - 25.04.2004 - Senem Yazıcı - Kıbrıs'ta dün yapılan

referandumlarda Annan planına yüksek oranda ''hayır'' diyen Güney

Kıbrıs Rum Yönetimi, bu kararın AB içinde getirebileceği bazı

sonuçlardan endişeli.

    Rum kesimindeki gazetelerin büyük bölümü, dün ve bugün yaptıkları

değerlendirmelerde, Brüksel'deki ortamın ''olumsuzluğuna'' dikkat

çekerek, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un kısa süre içinde

önemli sorunlarla karşılaşabileceğini belirtti.

    Rum kesiminde yapılan analizler çerçevesinde, ''Papadopulos'un

üstesinden gelmesi gerektiği belirtilen sorunlar'', ana başlıklar

halinde şöyle:

    

    -AKEL ile işbirliğinin geleceği: Annan planının değerlendirilmesi

aşamasında, AKEL ile Papadopulos arasında ideolojik çatlakların

oluştuğuna işaret eden uzmanlar, Papadopulos'un, AKEL ve aşırı sağ ile

olan işbirliğinde denge araması gerekeceğini kaydediyorlar.

    -Kıbrıslı Türklerle ilişkiler: AB'nin KKTC'ye yönelik bazı

açılımlar hazırlığında olduğunu bilen Papadopulos'un, bu önlemlerin

önüne geçebilmek amacıyla, yeni önlemler paketi ilan edeceği

belirtiliyor. 

    -Kıbrıs  sorununa ilişkin inisiyatifin geleceği: Uzmanlar,

Papadopulos'un Annan planına ''hayır'' denmesinin müzakerelerin

biteceği anlamına gelmediğini söylediğini, ancak bundan sonrası için

nasıl bir strateji izleneceği konusunda da net tavır sergilemediğini

ifade ediyor. Papadopulos'u bekleyen bir diğer ''engel'' de

uluslararası toplumun ilgi ve sempatisini tekrar Kıbrıs konusuna

çekebilmek.

    -AB ile ilişkiler: Uzmanlar, Rum yönetimi ile AB arasındaki

ilişkilerin ciddi şekilde zedelendiğini kaydediyor ve yarın yapılacak

AB dışişleri bakanları toplantılarıyla birlikte, Rum kesiminin AB

içinde çok sayıda eleştiriye maruz kalacağını belirtiyor.

    -Yunanistan ile ilişkiler: Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis,

Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin Kıbrıslıların referandumda neye karar

vereceklerinden bağımsız olarak ilerleyeceğini açıklamıştı. Öte yandan

uzmanlar, Annan planında otonom politika takip eden Papadopulos'un,

''Yunanistan'ın, Kıbrıs sorunu ve Türkiye ile ilişkileri birbirinden

ayırmasına alışması gerekeceği'' fikrini savunuyor.

    -ABD ile ilişkilerde çatlak: Papadopulos'un geçmişten bu yana kötü

olan ABD ile ilişkileri, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi karar

tasarısını veto etmesinden sonra daha da kötüleşmiş gibi görünüyor.

ABD'nin, Rum yönetimi hükümetinin perde arkasından müdahale ettiğini

düşündüğünü belirten uzmanlar, ilişkilerdeki güven bunalımının

aşılması için adımlar atılması gerektiğine işaret ediyor.

    -Yeşil hattın yönetimi: Uzmanlar, yeşil hattın 1 Mayıs'tan sonra

AB'nin sınırı olarak belirlenmesinin, ''adanın bölünmesinin tescili''

olarak değerlendirilebileceğine dikkat çekiyor.

    -BM Barış Gücü: Uzmanlar, bu konuya ilişkin görüşlerini şöyle

değerlendiriyorlar; ''Papadopulos, Annan planını reddederek, BM Genel

Sekreteri ile, bürokrasiyle, uluslararası örgütlerle ve Güvenlik

Konseyi'nin en önemli üyeleriyle karşı karşıya geldi. Kıbrıs sorununa

ilişkin argümanların yıllardır dayandığı BM kararlarının ciddiyeti

azalacak, Kıbrıs'taki BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) Kıbrıs'tan gitmesi

olasılığı doğabilecek.''

    -Ekonomi: Rum kesiminin ekonomisi, son yıl içinde, pek çok temel

göstergeye göre, Maastricht kriterlerinin altında seyrediyor. Irak

savaşı nedeniyle şu ana kadar düşük seyreden turizm gelirleri, geçen

yılki düzeyin yüzde 20 altında. Uyum maliyeti, AB'nin baskısı ve

yaratılan kötü ortam nedeniyle 1974'ten beri ilk kez ciddi bir

ekonomik kriz tehlikesi oluşuyor. Rum gazeteleri ve strateji

uzmanları, diğerleriyle karşılaştırıldığında, Papadopulos'un en büyük

zorluğu, ekonomi alanında yaşayabileceğini belirtiyor.

REFERANDUM SONUÇLARI KKTC BASININDA

    

    LEFKOŞA (A.A) - 25.04.2004 - Annan çözüm planı çerçevesinde KKTC

ve Kıbrıs Rum kesiminde dün eşzamanlı olarak yapılan referandumların

sonuçları KKTC basınında manşetlerden verildi.

    Sonuçlarla ilgili haberleri birinci ve iç sayfalarından geniş

şekilde okuyucularına aktaran gazeteler, Kıbrıslı Türklerin,

''Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti''ne evet, Rumların ise hayır dediğini

yazdı.

    Artık söz sırasının uluslararası toplulukta olduğuna ve KKTC'nin

tanınması gerektiğine işaret eden gazeteler, referandumda, KKTC'de

yaşayan Türkiye kökenli nüfusun büyük oranda ''evet'' oyu kullandığına

dikkat çekti.

    Başbakan Mehmet Ali Talat'ın, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın istifa

etmesi gerektiği sözlerini ve Cumhurbaşkanı Denktaş'ın da ''İstifa

etmeyeceğim'' ifadelerini öne çıkaran gazeteler, Başbakan Recep Tayyip

Erdoğan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün

referandum sonuçlarıyla ilgili açıklamalarına da geniş yer verdi.

    Gazeteler, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De

Soto'nun, ''BM'nin Kıbrıs'taki bürosunun kapatılacağı'' açıklamasına

da dikkat çekti.

    KKTC'de günlük yayımlanan gazetelerden Kıbrıs gazetesi, ''Birleşik

Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Türklerden evet, Rumlardan hayır'' başlıklı

haberinde, hayırcıların sandıklarda varlık göstermediğini yazdı.

Gazete, Türkiye kökenlilerin ''büyük bir başarı gösterdiğini'' ve

Türkiye kökenlilerin yaşadığı bölgelerden büyük oranda ''evet'' sonucu

çıktığını yazdı.

    ''Evet'' yanlılarının sevinç gösterilerine de geniş yer veren

gazete, ''Statüko çöktü'' başlığını kullandı.

    Halkın Sesi Gazetesi, ''Halk 'evet' dedi'' , Vatan Gazetesi, ''Söz

sırası uluslararası toplulukta'' başlıklarını kullandı. Volkan

Gazetesi de, ''verilen sözlerin tutulması, ambargoların kaldırılması

ve devletin güçlendirilmesi'' gerektiğini belirterek, ''KKTC

tanınmalı'' başlığını kullandı.

    Kuzey Kıbrıs Cumhuriyet Gazetesi, ''Kuzey'den evet, Güney'den

hayır'' başlığının yanı sıra Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Serdar Denktaş'ın, ''Bugün bir milattır'' sözünü öne çıkardı. Birlik

Gazetesi, ''Annan planı artık yok'' başlıklı haberinde, ''Güney

Kıbrıs'ın Türklere yaşam hakkı vermek istemediği, adanın tamamına

egemen olmak istediği bir kez daha ortaya çıktı'' diye yazdı.

    ''Türk tarafı evet, Rum tarafı hayır'' başlığını kullanan Afrika

gazetesi, ilk sayfadan şu yorumu yaptı:

    ''Çözüm ve AB hedefi gerçekleşmedi. Türk tarafından ezici bir evet

çıkarken, Rum tarafından da daha ezici bir hayır çıktı. Rum tarafı 1

Mayıs Cumartesi günü tüm adayı temsilen Kıbrıs Cumhuriyeti olarak

AB'ye girmeyi bekliyor, Türk tarafı ise evetinin karşılığında

ödüllendirilmeyi... Referandum 'zaferini' ilk sahiplenen Rauf Denktaş

oldu! Anlaşılan kendi halkını Rum halkı ile karıştırdı!'' 

    Yeni Düzen Gazetesi, ''Uzatın ellerinizi öpecek var'', Kıbrıslı

Gazetesi, ''Halkın zaferi'', Ortam Gazetesi, ''Buruk sevinç''

başlıklarını kullandı.

KIBRIS'TA REFERANDUMLARIN SONUÇLARI İNGİLİZ BASININDA

    

    LONDRA (A.A) - 25.04.2004 - Dilek Kocabaş bildiriyor - İngiliz

basını, Kıbrıs'ta dün yapılan referandumlarla ilgili olarak, Rum

kesiminde BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın planının reddedilmesini

eleştirdi.

    The Observer gazetesi, ''Rumların barış planını torpillediğini,

planı ellerinin tersiyle ittiğini, böylece tarihi bir fırsatın

kaçırıldığını'' yazdı.

    Haberde, ''sonucun büyük çoğunlukla alındığı, bu yüzden diplomatik

çevrelerin ikinci bir referandumun imkansız olduğuna inandıkları''

belirtildi.

    AB'nin korktuğunun başına geldiği kaydedilen haberde, ''Kıbrıs'ın

1 Mayıs'ta 'bölünmüş' bir ülke olarak AB'ye gireceği'' hatırlatıldı.

    Haberde, Türk tarafının ise büyük çoğunlukla planı onayladığı''

kaydedildi ve ''Türk tarafına uygulanan uluslararası ambargoların

kalkması yolunun açıldığı'' ifade edildi.

    

    -HAYAL KIRIKLIĞI-

    

    The Sunday Times gazetesi, ''AB'nin, Rumların Kıbrıs'ın birleşmesi

için hazırlanan planı reddetmesinden hayal kırıklığına uğradığını''

yazdı.

    ''Rumların, Cumartesi günü yapılacak AB'nin genişleme törenlerine

gölge düşürdüğü'' belirtilen haberde, ''hayır oylarının oranının,

AB'nin bölünmüş adayı üye kabul etmesiyle doğacak problemlerin

çoğalmasına yol açacağı'' kaydedildi.

    

    -İNGİLİZLERİN EVLERİ-

    

    KKTC'de çok sayıda İngilizin evi bulunduğunu hatırlattı ve

''Rumların bu kişileri de, 'sizleri evlerinizden çıkaracağız' diye

tehdit ettiklerini'' yazdı.

    ''Rumların, 1974'ten sonra verilen tapuların geçersiz olduğuna

dair mahkeme kararı çıkartabilecekleri'' kaydedilen haberde,

''yaklaşık 50 Rumun geçen hafta eski köyleri Karmi'ye geldikleri,

burada yaşayan İngilizlere göre, Rumların son derece saldırgan

davrandıkları'' belirtildi.

    Haberde, ''Rumların bilerek bahçelere zarar verdikleri, referandum

sonucu ne olursa olsun, 1 Mayıs'ta gelip evlerini geri alacakları

tehditleri savurdukları'' ifade edildi.

BELÇİKA DIŞİŞLERİ BAKANI MİCHEL: ''CİDDİ BİR AKSİLİK''

    

    BRÜKSEL (A.A) - 25.04.2004 - Sıtkı Uluç bildiriyor - Belçika

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Louis Michel, Kıbrıslı

Rumların Annan planını reddetmelerini ''ciddi bir aksilik'' olarak

nitelendirdi.

    Michel, referandum sonuçlarını değerlendirmek üzere yaptığı yazılı

açıklamada, ''Ciddi bir aksilik söz konusudur. Bizim rüyamız, 1

Mayıs'ta birleşmiş Kıbrıs'ın AB'ye girmesiydi'' dedi.

    ''Avrupa fikri, tamamen uyum ve birleşme unsurları üzerinde temel

almıştır. Zaten bu nedenle Avrupa'ya (birlik) ismi verildi'' diyen

Michel, açıklamasında özetle şu ifadelere yer verdi:

    ''Şimdi iyi veya kötü puanlar dağıtmaya başlamanın anlamı

olacağını düşünmüyorum. Yapabileceğimiz tek şey, adanın birleşmesine

Rumların hayır, Türklerin evet dediğini tespit etmektir. Bu tespiti

dikkate almak durumundayız. Ancak daha da önemli tespit, iki toplumun

bu müzakere sürecinde birbirine yakınlaştığıdır. Biz şimdi bu olumlu

tespit temelinde yapıya devam etmeliyiz. Avrupalı meslektaşlarımla

birlikte, adanın birleşmesi projesi üzerinde çalışmaya devam etmekte

kararlıyım.''

KIBRIS'TA REFERANDUMLARIN SONUÇLARI ALMAN BASININDA

    BERLİN (A.A) - 25.04.2004 - Hakkı Akduman bildiriyor - Kıbrıs'ta

dün yapılan referandumlardan Rum kesiminden ''hayır'' sonucunun

çıkması, Alman basınında eleştirildi.

    Der Tagesspiegel am Sonntag gazetesinin bir yorumunda, ''Kıbrıs'ın

1 Mayıs'ta birleşmiş olarak AB'ye girme ümitlerinin kaybolduğuna''

işaret ederek, ''Kıbrıs'ın birleşmesi güneydeki siyasi liderlerin dar

görüşlülüğünden ve çoğu Rumun korkularından dolayı başarısız kaldı.

Herhalde Türklere güvenmiyorlardı. Ancak Rumlar ve politikacıları

hayırları için yüksek bir bedel ödeyecekler'' görüşü dile getirildi.

    Uluslararası topluluğun bugüne kadar Rumlarla dayanışma gösterdiği

ve KKTC'yi tanımadığı hatırlatılan yorumda, ''Rumlar artık bu

sermayelerini kaybetti. Artık hiç kimse, Rumlar 'Türk işgalinden' ya

da adanın 'bölünmüşlüğünden' şikayetçi olduklarında kendilerini

dinlemeyecek. Sempati Kıbrıslı Türklere doğru kayıyor. AB bu durumda

Kıbrıslı Türklere yönelik siyasi ve ekonomik izolasyonu hızlı şekilde

sona erdirmeli. Kıbrıslı Türkler Rum 'hayır'ının rehinesi olarak

kalmamalı'' denildi.

    Focus dergisinin internet sayfasında ''Tüm dünyada hayal

kırıklığı'' başlığıyla verilen haberde de, ''AB ve ABD'nin Kıbrıs'ın

birleşmesinin gerçekleşmemesinden duydukları üzüntüyü dile

getirdikleri, AB Komisyonu'nun genişlemesinden sorumlu üyesi Günter

Verheugen'in Alman 1. televizyonuna yaptığı açıklamada, 'Siyasi zarar

çok büyük' şeklinde konuştuğu'' belirtildi.

    

    -''RUMLAR KEÇİ GİBİ İNATÇI''-

    

    Alman Haber Ajansı (DPA) da, Rumların ''keçi gibi inatçı'',

genelde muhafazakar olduklarını ve Kıbrıs'ın birleşmesi durumunda daha

fazla vergi ödemekten de endişe ettiklerini bildirdi.

    Berliner Morgenpost gazetesi, ''Kıbrıs bölünmüş kalıyor''

başlığıyla verdiği haberde, ''Rumların BM planını reddetmelerinden

sonra Türkiye'nin KKTC'ye yönelik ambargonun kaldırılmasını talep

ettiğini'' kaydetti.

    Welt am Sonntag gazetesi de, ''Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi

başarısız oldu'' başlığıyla verdiği haberde, ''Rumların yaklaşık yüzde

75'inin birleşmeye 'hayır', Kıbrıslı Türklerin ise yaklaşık yüzde

60'ının 'evet' dediği'' hatırlatıldı.

KIBRIS'TAKİ REFERANDUMLARIN SONUÇLARI JAPON BASININDA

    -''RUM KESİMİ TEK BAŞINA AB'YE GİRECEK''

    

    TOKYO (A.A) - 25.04.2004 - Selma Kürün bildiriyor - Kıbrıs'ta dün

yapılan referandumların sonuçları Japon basınında geniş yer buldu.

    Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi Yomiuri Şimbun'un haberinde, 

''Kıbrıs'ın birleşmesini öngören BM planı için dün yapılan

referandumlarda Rum kesiminde 'hayır' sonucunun çıktığı''  belirtildi

ve ''Buna göre, birleşme olmayacak ve sadece Rum kesimi AB'ye üye

olacak'' denildi.

    ''Referandumların, 1974'ten beri süren adadaki bölünmüşlüğün devam

edip etmeyeceğini belirlemesinden dolayı seçmenlerin ilgisini

çektiği'' görüşü dile getirilen haberde, ''Türk kesiminde AB üyeliğine

duyulan arzu nedeniyle yüzde 61'lere varan oranda evet'e karşılık, Rum

kesiminde, plana karşı duyulan memnuniyetsizlik ve Türk tarafına

güvensizlikten dolayı, yüzde 78 gibi yüksek bir düzeyde hayır sonucu

çıktığı'' savunuldu.

    Asahi Şimbun'un, ''Kıbrıs'ın birleşmesine Güney'den hayır. AB'ye

bölünmüş olarak üyelik'' başlığıyla verdiği haberde de, 

''bölünmüşlüğü 30 yıldır süren Akdeniz adası Kıbrıs'ta, birleşimin

olup olmayacağını belirleyecek referandumlarda, Güney kesiminden hayır

sonucunun çıktığı, Kuzey kesiminde ise evet oylarının yüzde 65'i

geçtiği'' kaydedildi.

    Haberde, ''Kıbrıs'ın bölünmüşlük durumunun devam edeceği

kesinleşti. Bu sonuçla Güney Kıbrıs tek başına 1 Mayıs'ta AB'ye üye

olacak'' denildi.

    ''AB ve BM'nin, planının kabul edilmesi yönünde telkinlerine

rağmen Rum kesiminin planı reddiyle AB'nin bölünmüş bir devleti

bünyesine alma durumunda kalacağı'' ifade edilen haberde, ''bundan

sonra, Kıbrıs'ı güvenlik açısından önemli gören ABD'nin ve Kuzey

Kıbrıs'ın hamisi durumundaki Türkiye'nin, KKTC'nin tanınması için

uluslararası topluma çağrıda bulunmasının beklendiği'' belirtildi.

    Mainiçi Şimbun ise ''Kıbrıs'ın birleşimi. Rum kesimi karşı. BM'nin

diplomatik gayretlerinde başarısızlık'' başlığıyla okuyucularına

duyurduğu haberinde, ''bölünmüş durumdaki Kıbrıs'ın yeniden birleşimi

için yapılan referandumların'' Türk ve Rum tarafındaki sonuçlarına yer

verdi.

    Haberde, ''AB üyeliği zaten kesinleşen Güney kesiminde halk, Kuzey

ile müzakerelere tepki göstermiş ve (Rum kesimi lideri Tasos)

Papadopulos da hayır oyu verilmesi yönünde çağrıda bulunmuştu''

ifadesi kullanıldı.

    Tokyo Şimbun da, ''Bölünmüşlüğün çözümü zorda. Güneyin reddi

kesinleşti'' başlıklı haberinde, Rum kesiminden hayır çıkmasıyla 1

Mayıs'ta Rum kesiminin AB'ye tek başına üyeliğinin kesinleştiği

kaydedildi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN:

    

    ANKARA (A.A) - 25.04.2004 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan

Recep Tayyip Erdoğan, ''hiçbir milletin, ülkesini, milletini ucuza

kaptırmanın alçaklığını yaşamayacağını'' belirterek, ''Bu böyle

biline' dedi.   

    Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen il başkanları

toplantısında konuştu.

    Konuşmasında Erdoğan, Kıbrıs'ta dün yapılan referandum ve Kıbrıs

konusu üzerinde durdu.

    Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın, dün sandık başına giderek Annan

Planı hakkındaki hür iradelerini ortaya koyduklarını ifade eden

Erdoğan, bugün itibariyle Ada'da Kıbrıslı Türkler'in iradelerini plana

''evet'' yönünde, Rumlar'ın ise ''hayır'' yönünde koyduklarının

anlaşıldığını söyledi.

    Referandum sonuçlarını, demokratik bir olgunluk içerisinde

karşıladıklarını hatta çok daha önceden çıkacak sonucu bu olgunluk

içerisinde karşılayacaklarını söylediklerini kaydeden Erdoğan, her iki

halkın sandığa yansıyan iradesine de saygı duyduklarını dile getirdi.

    Erdoğan, bu sonuçların Kıbrıs için olumlu neticeler doğurduğuna

inandığını belirterek, şöyle konuştu:

     ''Burada bir gerçeğin de altını çizmek istiyorum. Yaklaşık 1-1.5

aydır bu konu çok konuşuldu, bizler bu konuda çok çalışmalar yaptık.

Bu yola iyi niyetle çıktık. Samimiydik, bu samimiyetimizin neticesini

de yine ben inanıyorum ki olumlu bir şekilde aldık.

    Referandum sonuçlarına saygı göstermekle birlikte, beklentinin

dışında, bundan farklı bir sonucun ortaya çıkması yönünde bir netice

beklediğimizi de açıkça ifade etmek istiyorum. Bunu gizlemenin bir

anlamı yok. Ada'da yaşayan her iki halk da Ada'da kalıcı ve adil bir

barışa zemin hazırlasın, Annan Planı'na da 'evet' desin, bunu

isterdik. Ama bu olmadı. Bu noktada Kıbrıs Türk halkının iyi niyetli

ve barıştan yana tavrının, bütün dünya tarafından hakkaniyet

çerçevesinde değerlendirileceğinden hiç kuşku duymuyorum. Son Annan

Planı ile ilgili müzakerelerin başından sonuna kadar Türk tarafının

Kıbrıs'ta çözüm isteyen, yapıcı ve aktif taraf olduğu su götürmez bir

gerçektir. Bu tavrımızın, meselenin yıllara dayalı, alışılmış

dengelerini değiştirdiği ve yıllar yılı -buranın altını çiziyorum-

çözümden kaçan taraf olmakla suçlanan Türk tarafının imajını tamamen

değiştirdiği dünya kamuoyunun ortak fikridir.

    Şimdi yapılması gereken, gerek Türkiye'nin, gerek KKTC'nin barış

yolunda attığı bu büyük adıma, uluslararası camianın, aynı sıcak

yaklaşımla karşılık vermesidir. Rum tarafının, Annan Planı'na 'hayır'

demesinin, Türk tarafının baştan beri ortaya koyduğu yapıcı gayreti

görülmez hale getirmesi mümkün değildir. Artık Kıbrıs'ta taşlar

yerinden oynamıştır. Ve bugünden sonra Kıbrıs hakkında söz söyleyecek

herkesin, bu yeni tabloyu hesaba katarak konuşması gerekecektir. 

Lehimize şekillenen bu yeni tabloyu diplomasimiz açısından son derece

önemli ve ileri bir adım olarak görüyoruz.''

    

    -''AB ZEMİNİNDE HAK ETTİĞİ KARŞILIK''-

    

    Erdoğan, AB ile müzakerelerin doğrudan şartı olmayan bu önemli

konuda Türk tarafı olarak atılan pozitif adımların Türkiye hanesine

yeni artı puanlar yazdırmasını beklediklerini vurgulayarak, AB'nin

sahip olduğu öz değerler açısından Türkiye'nin son dönemde ortaya

koyduğu yaklaşımın, daha önceki dönemlerle farkını netleştirmenin bir

şart ve yükümlülük haline geldiğini söyledi.

    Bu beklentilerin AB zemininde hak ettiği karşılığı bulacağına

inançlarının tam olduğunu dile getiren Erdoğan, Kıbrıs müzakerelerinde

emeği geçen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül,

Dışişleri bürokratları, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Dışişleri

Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve KKTC Dışişleri

yetkililerine teşekkür etti.

    New York sürecinin başlamasında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın

da katkısı olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    ''Fakat bir gerçeği söylemeden de edemeyeceğim. Lütfen bu yanlış

anlaşılmasın, hiçbir zaman kişisel bazı sıkıntıların kaynağı Türkiye

Cumhuriyeti hükümeti olmamıştır. Bunu böyle gösterme gayreti içinde

olanlar olmuştur. Biz hiçbir zaman karalama kampanyası içine girmedik.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve temsil ettiği Türkiye, çok büyük bir

devlettir de onun için. Böyle bir şeye de zaten giremezdik. Böyle bir

şeye de gerek yoktu.

    Fakat zaman zaman görüyorum ki, bazı böyle haddi tecavüz eden

ifadeler kullanılıyor. Bunlar çok çirkin, bunlar yakışıksız. Zaman,

Türkiye Cumhuriyeti'nin 58. ve 59. hükümetlerinin bu konularda ne

kadar isabetli, ne kadar olumlu adımlar attığını gösterecektir. Tarihe

artık bir kayıt olarak da düşülmüştür. Öyle zannediyorum ki çok

partili dönemi kapsayan son 50 yılda özellikle Türkiye'nin diplomaside

yaşadığı en başarılı olay olarak bunu gösterecektir. Peki bu süreç

bitti mi? Netice alındı mı? Hayır. Bu süreç devam ediyor. Biz şu ana

kadar nasıl Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olduysak, bundan sonra da

yanında olacağız. Yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.''

    

    -''HAMASİ SÖYLEMLERİN ARKASINA GİZLENME KURNAZLIĞI''-

    

    Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda gösterdikleri yaklaşımı

benimsemeyen, böyle demokratik bir süreçte centilmenlik dışı

davranışlar sergileyen çevrelerin referandum sonucundan gerekli dersi

almış olmalarını ümit ettiğini kaydetti.

    Toplumsal iradeye ipotek koymanın, ''ya sev, ya terket'' mantığı

ile ülkesinde yaşayan insanları değerlendirmenin, hiçbir zaman insani

bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Hiç kimseyi vatanından,

sevmek veya terk etmek ikilemiyle karşı karşıya bırakamazsınız'' dedi.

    Demokrasiye tahammül edemeyen ve halk iradesini içine

sindiremeyenlerin, maksatlarını, hamasi söylemlerin arkasına gizleme

kurnazlığını bırakmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, Kıbrıs Türk

halkının sandığa yansıttığı iradenin, özellikle yıllar yılı,

çözümsüzlüğü çözüm bilen zihniyetler tarafından iyi değerlendirilmesi

gerektiğini söyledi.

    

    -''BİRLİĞİNİZİ, BERABERLİĞİNİZİ BOZMAYINIZ''    

    

    ''Hiçbir millet, ülkesini de milletini de ucuza kaptırmanın

alçaklığını yaşamaz. Bu böyle biline'' diyen Erdoğan, kimsenin bu

noktada kendisini milletin üstünde kabul etmemesi gerektiğini

belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:

    ''Bir taraftan, 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'

diyeceğiz, ondan sonra da 'hayır bu böyle değil, şöyledir'

diyeceksiniz, olmaz. Biz o iradeyi dikkate alıyoruz, milletin

iradesini demokrasinin tartışılması mümkün olmayan temel değeri olarak

görüyoruz. İşte bu anlayışımızdır ki Türkiye'yi ve KKTC'yi,

uluslararası camia nezdinde, pozitif taraf haline getirmiştir. Ben

referandum ile birlikte açılan yeni sayfanın olumlu sonuçlar

getireceğine inanıyorum. Bir şeyin altını da çizmem gerekiyor. Ada'da

yeni ortaya çıkan bu durum sebebiyle inanıyorum ki Güney Kıbrıs Rum

Yönetimi, bir fırsatı kaçırmıştır. Ben yine inanıyorum ki, artık

Ada'da yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Uluslararası camia, artık bunu

gerektiği şekliyle değerlendirecek ve bugüne kadar uluslararası bütün

aktivitelerde, bütün insani, insan hakları açısından, hukukun

üstünlüğü açısından tecrit ve dışlama politikasının uygulandığı

KKTC'ye karşı bu politikalar son bulacaktır. Türkiye'nin başbakanı

olarak her durumda ve her şart altında Kıbrıslı kardeşlerimizin

yanında olacağımızı ve davalarını, davamız bileceğimizi bir kere daha

ifade ediyorum. Buradan, seslenerek bir şeyi daha rica ediyorum:

Birliğinizi, beraberliğinizi bozmayınız. O birlik, size güç

katacaktır. Bu bir referandumdu, oldu ve bitti. Demokratik hakkınızı

ve iradenizi en güzel şekliyle ortaya koydunuz ama bundan sonra

birbirimizi KKTC'de bugüne kadar nasıl olduysa, aynı sevgi içerisinde,

aynı saygı içerisinde karşılayacak, sevecek ve hep birlikte KKTC için

diyeceğiz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla, yaklaşımımızı

sürdüreceğiz.''

FRANSA ÜZGÜN

    

    PARİS (A.A) - 25.04.2004 - Rahmi Gündüz bildiriyor - Fransa,

Kıbrıs'ta yapılan referandumların sonucundan üzgün olduğunu açıkladı.

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Herve Ladsous, yaptığı açıklamada,

''Fransa'nın, referandumlardan, taraflardan birinin adanın birleşmesi

için hazırlanan planı reddettiği sonucunun çıktığını not ettiğini''

belirtti.

    Fransa'nın, ''Birleşik Kıbrıs'ın AB'ye girmesine izin vermeyen bu

sonuçtan üzüntü duyduğunu'' ifade eden sözcü, ''Fransa'nın, Kıbrıslı

Türklerin ekonomik kalkınması ve AB'ye yakınlaşması için AB

Komisyonu'nun somut öneriler getirmesini arzu ettiğini'' açıkladı.

    Sözcü, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs sorununun çözümüne

ilişkin iyi niyet misyonunun devam etmesi çağrısında bulundu.

    Ladsous, ''Kıbrıs'ın 1 Mayıs'ta AB'ye üye olması, ancak adanın

birleşmesi halinde gerçekten önem kazanacak'' dedi.

KIBRIS'TAKİ REFERANDUMLARIN SONUÇLARI BELÇİKA BASININDA

    

    BRÜKSEL (A.A) - 25.04.2004 - Sıtkı Uluç bildiriyor - Kıbrıs'taki

referandumların sonuçlarını değerlendiren Belçika gazeteleri,

uluslararası kurumlarda ve Avrupa başkentlerinde hayal kırıklığı

yaşandığını yazdılar, Yunanistan'ı ve Kıbrıs Rum kesimini AB

bünyesinde sıkıntılı günlerin beklediğini savundular.

    ''La Derniere Heure'' gazetesi, ''Kıbrıslı Rumların, tüm

uluslararası baskılara rağmen, 1 Mayıs'ta 30 yıllık sorunu çözerek

birleşmiş bir adanın AB'ye girmesini engellediklerini, AB'nin

kaçırılan bir fırsattan söz ettiğini, Türkiye'nin ise derhal tepki

göstererek Kuzey Kıbrıs'a ambargonun kaldırılması çağrısında

bulunduğunu'' yazdı.

    Annan planının reddedilmesinin, Rumların tek başlarına AB'ye

girmeleri sonucunu getirdiğine dikkat çeken gazete, ''Yeşil Hat,

AB'nin güney sınırı haline geliyor'' diyerek, AB'nin genişlemeden

sorumlu üyesi Günter Verheugen'in, ''Kötü bir durum'', ''AB, bünyesine

dikenli Kıbrıs sorununu ithal ediyor'' gibi değerlendirmelerine yer

verdi.

    Muhafazakar ''La Libre Belgique'' gazetesi, ''Sonuç Atina'yı

savunma durumuna getiriyor'' başlıklı haberinde, Rum kesimi lideri

Tasos Papadopulos'u açıkça destekleyen Yunanistan'ın şimdi bu olumsuz

havayı değiştirmek için çaba harcaması ve büyük diplomatik manevralar

yapması gerekeceğini kaydetti.

    ''Le Soir'' gazetesi de, Kıbrıslı Rumların, olumsuz tavırları

nedeniyle AB'de uzun süre sıkıntı yaşayacaklarını, AB'nin, Rum kararı

ile AB dışında kalmaya mahkum edilen Kıbrıslı Türklerin umut mesajını

uzun süre görmezden gelemeyeceğini belirtti.

                                                     

Bu döküman ab.gov.tr sitesinde bulunan makaleden otomatik üretilmiştir