ENGLISH
  Güncelleme: 13/03/2017

AB Bakanı Ömer Çelik Medya Kuruluşlarının Temsilcileri ile Gerçekleştirdiği Basın Toplantısında Gündemi Değerlendirdi

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik televizyon, gazete ve ajansların Ankara temsilcileri ile basın toplantısı düzenledi. Avrupa Birliği Bakanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında Bakan Ömer Çelik, Hollanda, Almanya ve AB ülkelerinde Türk bakanlara yönelik engellemeler ile yaşanan son gelişmeler ve AB'yle ilişkiler konularında değerlendirmelerde bulundu.

Hollanda'nın Türk bakanlara ve toplanma haklarını kullanan barışçıl vatandaşlara yönelik uygulamalarıyla demokratik hakları askıya aldığını vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, "Bu, bir siyaset krizi, Viyana Sözleşmesi'nin ihlal edilmesi anlamında bir uluslararası hukuk krizi olduğu kadar Avrupa Birliği ve Hollanda açısından da bir değerler krizine işaret ediyor." diye konuştu. 

AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupa ülkelerinin izin verdiği diğer mitingler arasında Türkiye'nin yaptıklarının en barışçıl, entegrasyona en çok katkı sağlayan ve demokratik değerleri yükselten mitingler olduğunu kaydederek, kamu düzeninin bozulmasının söz konusu olmadığını belirtti. 

"Tarafları itidale davet ediyoruz" şeklindeki açıklamalardan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Bakan Ömer Çelik, "Burada açık ve net bir şekilde demokratik hakkını kullanmak isteyen bir tarafla demokratik hakları ihlal eden, şiddet kullanan, açık bir tabirle, insan hakları sözleşmesine riayet etmeyen ve neo-faşist uygulamalara imza atan bir taraf var. Dolayısıyla taraflara itidal tavsiye etmek doğru bir yaklaşım değil, adil bir yaklaşım değil." ifadesini kullandı. 

- "Bütün ülkeleri bu uygulamalara karşı göreve davet ediyoruz"

Türkiye'nin tarih boyunca bir Avrupa ülkesi olduğunu vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, "AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten, Avrupa Konseyi üyesi, NATO üyesi ve OECD üyesi olarak açık bir şekilde bütün ülkeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) tehdit eden bu uygulamalara karşı, bu söylemlere karşı göreve davet ediyoruz." dedi.

Bakan Ömer Çelik, aşırı sağcı dil kullanılmaması gerektiğini her fırsatta Avrupalı muhataplarına ilettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hollanda'daki seçim çerçevesinde aşırı sağcı ırkçı liderin oy almasını güya engellemek üzere yapılan bu uygulamalar, neticede onun iktidara gelmesine yol açıyor. Şu anda, hiç seçime gerek yok, o aşırı sağcı, ırkçı, göçmen düşmanı lider iktidara sayısal olarak gelse de gelmese de siyasal olarak gelmiştir. Dolayısıyla şimdiki Başbakan, kendi ülkesini, Hollanda'yı aşırı sağa teslim etmiştir. Avrupa Birliği değerlerine düşman bir yaklaşıma teslim etmiştir. Burada, bütün Avrupa'nın demokratlarına, Avrupa'nın ilericilerine ve özgürlükçülerine büyük görev düşüyor. Özellikle Hollanda'daki bu neo-faşist uygulama karşısında seslerini yükseltmelidirler. Bunu kınamalıdırlar ve buna karşı ortak bir mücadele oluşturmalıdırlar." 

 - "Hollanda hükümeti suç işlemiştir"

Demokratik hakların kullanımının Hollanda tarafından engellendiğinin altını çizen AB Bakanı Ömer Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti bakanlarına uçuş izni verilmemesi, kendi toprağımız olan konsolosluk toprağına girişimizin engellenmesi, maslahatgüzarımızın tutuklanması açık bir şekilde suçtur ve bu suç, Hollanda hükümeti tarafından, onun verdiği talimatlarla işlenmiştir." diye konuştu.

Türkiye ile AB'nin ortak değerleri olan demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarının, Hollanda'da ihlal edildiğini vurgulayan Bakan Ömer Çelik, birliğin değerlerinin korunması için etkili ve hassas politika yürütmesi gerektiğine dikkati çekti.

AB Bakanı Ömer Çelik, "Eğer bu şekilde bu geçiştirilirse, buna göz yumulursa, o zaman Avrupa Birliği açısından herhangi bir şekilde bir siyasi birlik olmaktan bahsetmek mümkün olmaz. Avrupa Ekonomik Topluluğu ya da Kömür Çelik Birliği gibi bir birliğe dönüşmüş olur. Dünya açısından da cazibesini oluşturan temel değerler birliği olma vasfını bu çerçevede kaybeder." dedi.

Hollanda'da aşırı sağcı lider Geert Wilders'ın camileri kapatma, İslami sembolleri yasaklama ve kendilerinden olmayan insanları Hollanda ve Avrupa topraklarının dışına sürme yaklaşımının sadece Türkiye ya da Avrupa kıtası dışındaki ülkelerin meselesi olmadığını dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Faşizm deyince Avrupalı dostlarımız ürperiyor ama bilsinler ki en çok biz ürperiyoruz. Bu yaklaşım netice itibarıyla Avrupa'nın içerisindeki farklı etnik grupları, Avrupa halklarını hedef alan bir yaklaşımdır. Geçmişte bunun böyle olduğu görüldü. Yine İslam dünyası üzerinden bir ötekileştirme başlarken, bu orada kalmadı ve geçmişteki faşizm biyolojik temellere dayanıyordu, bugünkü faşizm ise kültürel üstünlük temeline dayanmaktadır.

Kuşkusuz yapılanlar karşısında müeyyidelerimiz olacaktır. Bu müeyyidelerle cevap vereceğiz ama Avrupalı dostlarımız bütün bir Avrupa'yı, bu dalganın teslim aldığını görsünler. Bu sebeple bize dönük olarak 'Tansiyonu düşürün' demek yetmez. Tansiyonun ve bu olumsuz uygulamaların nereden kaynaklandığını açık bir şekilde tespit etmeliler, altını çizmeliler ve bunun gereğini yapmalılar. Bu konuda Avrupa Birliği'ne ve Avrupa Konseyi'ne büyük iş düşmektedir. Böyle bir konuda tarafsız kalınamaz, 'Taraflara itidal tavsiye ediyoruz' gibi bir yaklaşımla yetinilemez. Şu anda bu, Avrupa demokratları için de tehdittir."

AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye'nin büyük ve egemen bir devlet olarak bu konuda gereğini yapacağını belirterek, AB'nin de bu konuda dayanışma değil, ilkeler çerçevesinde kınama ve dışlayıcı bir yaklaşım üretmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa’da aşırı sağ ve faşist partilerin başa gelmesi halinde, ortaya çıkacak tablonun Türkiye’nin milli çıkarları ve dünya için doğru olmayacağını ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, “Türkiye’nin sınırlarında böyle bir istikrarsızlık varken, aşırı sağcılar üzerinden Avrupa’nın istikrarsızlaştırılmasının milli çıkarlarımız için çok zorlayıcı, tehdit edici olduğunu düşünüyorum. Temel değerlerinden uzak bir Avrupa’nın ne kadar vahşi bir Avrupa’ya dönüşeceğinin bir göstergesidir Hollanda’daki son yaklaşımlar. Değerler Avrupa'sının ayakta durması şeklinde yürüttüğümüz politikanın net bir şekilde daha da güçlü şekilde dillendirilmesi lazım.” diye konuştu.

-“PKK bu yaklaşımdan güç aldı”

Bakan Ömer Çelik, özellikle sistematik engellemeye imza atan ülkelerin DEAŞ saldırısında Türkiye’ye destek verirken, PKK saldırısında böyle bir dayanışma göstermediğinin altını çizdi. AB Bakanı Ömer Çelik, “PKK da bu yaklaşımdan güç alarak silah bırakma sürecini sona erdirdi.” şeklinde konuştu.

Bakan Ömer Çelik, Avrupa Komisyonu Türkiye Raportörü Kati Piri’nin Türkiye’de yağmur yağsa yorum yaptığını ancak son günlerde yaşanan gelişmelere dair bir yorumda bulunmadığını vurguladı. Fransa, Almanya ve Hollanda’da yapılacak seçimlerin çok önemli olduğunun altını çizen AB Bakanı Ömer Çelik, “Bir bakıma, nasıl bir Avrupa tablosu çıkacağının net bir göstergesi olacak. Burada aşırı sağcıların aşırı yükselmesi gibi bir tablo ortaya çıkarsa bu tabii Avrupa’da geçmişteki kabusun dirilmesi anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.

AB Bakanı Ömer Çelik, geçmişte aşırı sağcıların yüz maddelik gündemi varken bundan sadece 10’unun ana akım siyasetçileri etkilediğini ancak günümüzde bu oranın yüzde 85’e çıktığını ve ana akım sistemin de siyaseti haline geldiğini belirtti. Hollanda’nın istediği zaman Viyana Konsolosluk Sözleşmesi'ni uygulamayacağını gösterdiğini kaydeden Bakan Ömer Çelik, bunun zaten ülkedeki aşırı sağcı parti lideri Geert Wilders’in görüşlerinin hükümet politikasına hakim olması anlamına geldiğini, böyle bir tablonun ortaya çıkması halinde, Türkiye’nin milli çıkarları ile Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığı için çok daha sıkıntılı sonuçlar doğuracağını anlattı.

-“Krizi kopuşa çevirmek istiyorlar"

Hollanda ile yaşanan gelişmelerin kriz olarak tanımlanıp tanımlanmadığı yönünde bir soruya karşılık AB Bakanı Ömer Çelik, şunları söyledi:

“Türkiye’nin (Avrupalı) bazı rakipleri var. Bunların bazıları, Türkiye’nin AB sürecindeki krizleri bir kopuşa çevirmek istiyor. Türkiye’nin Avrupalı olmayan bazı rakiplerinin de Avrupa’daki bazı Türkiye karşıtlarını destekleyici şekilde birtakım formüller ürettiğini biliyoruz. Hatta aşırı sağın teslim aldığı bir Avrupa’nın kendi politikaları açısından uygun olabileceğini düşünüyorlar. Dolayısıyla bizim bu krizleri Avrupa’daki aşırı sağ, ırkçı neo-faşistlerin lehine kopuşlara dönüştürmeme hassasiyetimiz var. Aşırı sağcı ve ırkçıların Türkiye’nin Avrupa ile bir kopuş yaşaması şeklinde bir zafer elde etmek istediklerini görüyoruz.”

-“Hahn, ‘böyle bir şey söylemedim’ dedi”

AB Bakanı Ömer Çelik, AB Komisyonu üyesi Johannes Hahn’ın Türkiye’ye mali yardımların durdurulduğu şeklinde bir açıklama yaptığı iddiaları üzerine, mali yardımların iptaline ilişkin düzenlemelerin bir ülkenin mükellefiyetlerini yerine getirmemesi halinde olacağını anlattı.

Türkiye’nin mükellefiyetlerini yerine getirdiğini ve bu yardımları en cazip şekilde kullanan ülkelerin başında geldiğini söyleyen Bakan Ömer Çelik, bu iddiaları Hahn'ın ofisine sorduklarını, kendilerine gelen cevabın "böyle bir şey söylenmediği" şeklinde olduğunu belirtti.

-"Karadan geçişler konusu tekrar değerlendirilmeli"

AB Bakanı Ömer Çelik, AB ile sığınmacıların geri kabul anlaşması, vize serbestisi, sığınmacılara 3 milyar avro mali yardım yapılması gibi konuların tek bir paket olduğunu hatırlattı. 

AB tarafının anlaşmaya uymaması nedeniyle, Türkiye'nin gelinen noktada Birliğe karşı bir yükümlülüğü olmadığının altını çizen AB Bakanı Ömer Çelik, buna karşın kendilerinin insani sorumlulukla hareket ettiğini dile getirdi. Bakan Ömer Çelik, anlaşma sayesinde Ege Denizi'ndeki ölümlerin önüne geçildiğine dikkate çekerek, Türkiye'nin bir anlamda insanlığın namusun kurtardığını kaydetti. AB Bakanı Ömer Çelik, “Ama dediğim gibi özellikle karadan geçişler konusunda Türkiye bence bu durumu yeniden değerlendirmelidir" dedi. 

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın, "Türkiye ve bazı AB üyesi ülkeler arasında son günlerde yaşanan tansiyonun ardından, konunun daha fazla tırmandırılmasından kaçınmak ve durumun sakinleşmesi için yollar bulmak gerekmektedir." şeklinde açıklamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine AB Bakanı Ömer Çelik, bunun son derece "apolitik" bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

Mogherini'den beklenen açıklamanın bu olmadığını belirten AB Bakanı Ömer Çelik, bu ifadelerin sadece olayı geçiştirmeye dönük nitelikte olduğunun altını çizdi. Bakan Ömer Çelik, "Mogherini bu açıklamasıyla Türkiye'de darbe girişimi olduğu zamanki açıklaması gibi hiçbir karşılığı ve etkisi olmayan ve tamamen yanlış bir açıklama yapmış. Olayı doğru bir şekilde değerlendirmemiş. Birliğin yüksek temsilcisinin sahip olması gereken bir dil değil." diye konuştu.   

Kaynak: AA

 


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 13/03/2017 / Hit: 5,890

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı