ENGLISH
  Güncelleme: 08/09/2016

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik’in Le Figaro’da yayınlanan makalesi

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik’in Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Figaro’da “L’adhésion à l’Europe reste l’objectif – AB üyeliği hedefimiz olmaya devam ediyor” başlıklı bir makalesi yayınlandı. Makalenin Türkçe metni aşağıda sunulmaktadır.

 

15 Temmuz’da püskürtülen darbe teşebbüsü hem Türkiye tarihi hem de Avrupa Birliği ile ilişkiler bakımından bir dönüm noktasıdır. Brüksel’in 240 masum insanın hayatını kaybettiği, aday bir ülkenin demokrasisi konusunda alabileceği en ağır darbe karşısındaki çekingen tavrı Avrupa Birliği’nin bir partner olarak demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi temel ilkelerine bağlılığı hakkında akıllarda soru işaretleri uyandırmıştır. Avrupa’nın milyonlarca Türk’ün kalbini yeniden kazanma kabiliyeti, Birliğin var olmaya devam edebilmek için gerekli özelliklere hâlâ sahip olup olmadığını gösterecektir.

Türk halkı son haftalarda Avrupalı liderlerden böylesine kanlı bir darbe teşebbüsü durumunda beklediği desteği göremedi. İlginçtir ki Batı’nın darbe konusundaki her çekingen kınama mesajının beraberinde şartlar ve açıklamalar içeren uzun bir liste vardı. 15 Temmuz’da yaşananlardan habersiz ve tarafsız olan tüm gözlemciler komplocuların mağdur taraf olduğu hissine kolayca kapılabilirdi.

Ne yazık ki Avrupa’nın temel ilkelere uyma konusundaki başarısızlığı yeni değil. 2013 yılında Mısır’daki askeri darbenin hemen ardından Avrupa Birliği yetkilileri aceleyle Kahire’de General Abdülfettah el Sissi ile görüşmüştü. Aslında tepkileri Avrupa’yı 2000’li yılların ortasından bu yana kaygılandıran daha geniş bir sorunu ortaya çıkardı. Avrupa’yı 2008 ekonomik kriziyle birlikte popülizm, soyutlama ve yabancı düşmanlığı sarmaya başladı. Avrupalı popülistler, kendi halklarının yaşamını etkileyen gerçek sorunlarla ilgilenmek yerine Türkiye’yi karalamaya başladılar.

Türkiye yine de yapıcı ve profesyonel bir tavır sergilemeye devam etti. Açık konuşmak gerekirse ortak sorunları aşmak için Avrupa ile birçok kez birlikte çalıştık. Binlerce kaçak göçmen Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya akın etmeye başlayınca Türk liderler Avrupalı mevkidaşlarıyla çalışmaya başladılar. Sonucunda da tarihi bir başarı kabul edilecek bir geri kabul mekanizması oluşturuldu. Birkaç hafta içinde günde birkaç bine varan göçmen sayısı bir avuç insana düşürüldü. Her ne kadar Avrupa Birliği -mali yardım ve vize muafiyeti dahil- verdiği sözleri tutmamak için bahaneler bulsa da tekneleri durdurmaya, insan tacirlerini yakalamaya ve mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyoruz.

Türkiye ayrıca Avrupa’nın güvenli kalmasına da katkıda bulunuyor. Türkiye son yıllarda sadece terör örgütlerine karşı mücadelede -DAEŞ dahil- ön sırada yer almakla kalmadı aynı zamanda Kıta’dan savaş bölgesine akan yabancı terörist savaşçıların akınını durdurmak için Avrupa hükümetleriyle iş birliği yaptı. Bugün aralarında çok sayıda Avrupalının da bulunduğu 50 binden fazla kişinin terör şüphesiyle Türkiye’ye giriş yasağı bulunuyor. Bu esnada Türk yetkilileri Avrupalı mevkidaşlarına tehlike arz eden şahısları da bildirdi. Bunlardan bazıları masumları hedef alan barbar saldırılara karıştı. Daha yakın bir tarihte ise Türkiye, Özgür Suriye Ordusu ile iş birliği içerisinde Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’in kalesi sayılan Cerablus’u teröristlerin elinden kurtarmak üzere bölgeye asker gönderdi. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yönelik yapıcı tavrı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da aynı zamanda Avrupa’daki göçmen toplulukları nezdindeki imajının düzelmesine katkı sağladı. Müslüman çoğunluklu büyük bir ülkenin Avrupa Birliği’ne katılma arzusu daima Avrupa’nın çok kültürlülüğe, çoğulculuğa ve çeşitliliğe bağlılığı olarak yorumlanmıştır.

Çok sayıda Avrupalı lider, Türk hükümetine yüklenmeyi tercih etse bile bizim düşüncemiz değişmedi: Türkiye için Avrupa Birliği üyeliği hâlâ stratejik bir hedeftir ve bu yolda ne maruz kaldığı çifte standart politikası ne de kötü davranışlar kendisine engel olabilir.

Avrupa Birliği, bugün ifade ettiği değerlerimizi korumak için nereye kadar gidebileceği ve yıllar sonra nasıl bir yerde olmak istediği konularında alınması gereken zor kararlardan kaçamaz. Bugün aslında Türkiye ve püskürtülen darbeye bağlı tartışmalar ülke konusunu aşıyor. Bu tartışma popülizme karşı liderliği, dışlamaya karşı hoşgörüyü, kısa vadeli çıkarlara karşı ilkeleri ve aşırılıklara karşı sağduyunun değerini gösteriyor.

 

Kaynak: (BYEGM)

 

Makalenin orijinal metnine ulaşmak için tıklayınız. (Fransızca)


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 08/09/2016 / Hit: 4,759

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı