ENGLISH
  Güncelleme: 06/12/2009

6 Aralık 2009 tarihli Basın Duyurusu

6 Aralık 2009 tarihli Basın Duyurusu

T.C.

DEVLET BAKANLIĞI

(Egemen Bağış)

ve Avrupa Genel Sekreterliği

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

 

 

BASIN DUYURUSU

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın yanıtlaması isteğiyle, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen tarafından TBMM Başkanlığı'na "Fırat-Dicle havzasının yönetiminin Avrupa'ya devredileceği yönünde anlaşma yapıldığı doğru mudur?" şeklinde yazılı soru önergesine verilen cevap aşağıdaki gibidir:

- Söz konusu soru önergesi ve buna neden olan bir ulusal gazetemizde 1 Aralık 2009 tarihinde yayımlanan haber eksik ve yanlış bilgilerin bir araya getirilmesinden ibaret olup, içerdiği yanlış ve eksik bilgileri çarpıtarak aksettirmektedir.

- Belirtilen, "Etki Analizi Raporu", AB Komisyonu'nun 2004 yılında ülkemizle katılım müzakerelerinin başlatılması için hazırladığı Tavsiyesi'nin eki niteliğinde hazırladığı bir belge olup, ülkemizle ilgili her konuya değinmektedir.
- Belgede, "Trans-national Issues" başlığı altında, enerji, ulaştırma, terörizm, sınır yönetimi ve bölge ülkelerindeki "Kürt azınlıklar" konularının yanı sıra bölgedeki su kaynakları konusuna da değinilmektedir. Bu bağlamda belgede aşağıdaki paragraf yeralmaktadır.

- "A key issue in the region is access to water for development and irrigation. Water in the Middle East will increasingly become a strategic issue in the years to come, and with Turkey's accession one could expect international management of water resources and infrastructures (dams and irrigation schemes in the Euphrates and Tigris river basins, cross border water cooperation between Israel and its neighbouring countries) to become a major issue for the EU."

- Bu paragrafta, "Türkiye'nin AB üyesi olmasından sonra bölgedeki su kaynaklarının uluslararası yönetimi konusunun AB için önemli bir mesele olmasının beklenebileceği" belirtilmektedir.

- Ancak, önergenizde, "su kaynaklarının ve barajların uluslararası yönetim altına konulacağı" anlamı çıkarılmıştır. Bu, ya İngilizce yetersizliğinden ya da kötü niyetten kaynaklanmaktadır.

- Kamuoyuna yanlış bilgilerin yansımasının ardından ,Sayın Baykal'ın açıklamalarında da bahsi geçen ve tarafınızdan sorulan soruda "Çevre-27 faslının açılması için Dicle, Fırat sularını uluslararası yönetime bırakmayı kabul ettiğimiz" iddiası hayal mahsulüdür.
 - "Çevre-27" faslı hakkında 13 Kasım 2009 tarihinde AB tarafına sunulan ve Türkiye-AB Hükümetlararası Konferansı Belgesi olan Müzakere Pozisyon Belgemizde, böyle bir ifadenin bulunması bir yana, böyle bir konu dahi yoktur.
- Öte yandan, "Çevre-27" faslında ülkemizin üyelik müzakereleri kapsamında uyum sağlayacağı AB müktesebatının içinde sınıraşan konular yeralmakla birlikte, bunlar ilgili AB Direktifleri çerçevesinde sadece "üye ülkeler" arasındaki sınıraşan çevre konularını ilgilendirmektedir.
- Ayrıca, bu konular, öteden beri Katılım Ortaklığı Belgelerinde dile getirilen hususlar olup, kamuoyuna açıktır ve gizli-saklı değildir. Son olarak, AB'nin 18 Şubat 2008 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi'nde "Çevre-27" faslı altında aşağıdaki ifade yeralmıştır.

o continue transposition, implementation and enforcement of the acquis, in particular horizontal and framework legislation, such as the environmental impact assessment, including transboundary aspects, as well as strengthening of administrative capacity,

- Bu hususlar ışığında, ülkemiz AB üyesi olduğunda, ilgili AB Direktiflerinin diğer hükümlerini olduğu gibi, üye ülkeler arasındaki sınıraşan çevresel ilişkileri düzenleyen hükümlerini de uygulaması AB tarafınca beklenmektedir.
- Bu iki taraflı bir ilişki olup, sözkonusu hükümlerle ülkemizin AB üyesi komşularına karşı çevresel yükümlülükleri kadar, AB üyesi komşularımızın bize karşı çevresel yükümlülükleri de düzenlenmektedir.
- Öte yandan, Çevre faslının Suriye, Irak ve İsrail ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Ülkemizin ilerde uyum sağlayacağı AB müktesebatının sınıraşan hükümleri, yukarıda belirtildiği gibi sadece üye ülkeler arasındaki çevresel ilişkileri düzenlemektedir.
- Bu çerçevede, ülkemizin, Dicle ve Fırat nehirleriyle ilgili bir kapanış kriterini kabul ettiği iddiası da tabiatıyla hayal mahsulüdür.
- "Çevre-27" faslı kapsamında bugüne kadar AB tarafı ile yürütülen çalışmalarda AB'nin kendisini doğrudan ilgilendirmeyen Fırat ve Dicle nehirlerimiz hakkında ve Suriye, Irak ve İsrail'e ilişkin olarak hiçbir konu gündeme gelmemiştir.
- Esasen, bu fasılda sözkonusu olabilecek kapanış kriterleri halen AB içinde Hükümetlararası formatta üye ülkeler arasında görüşülmekte olup, kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Bu konudaki görüşmeler faslın açılmasının öngörüldüğü 21 Aralık 2009 tarihine kadar devam edecektir.
- "Çevre-27" faslına ilişkin olarak bu aşamada AB'nin kendi içinde kabul ettiği, ülkemize bildirdiği ve dolayısıyla ülkemizin kabul ettiği hiçbir kapanış kriteri yoktur.

Şunu bir kez daha belirtmekte ve tarafınızdan bilinmesinde yarar görüyorum;

"Fırat ve Dicle'nin suları nasıl tersine çevrilemezse Türkiye'nin milli egemenliği ve bölgesel gücü demagoji ve istismar konusu yapılamaz. Fırat ve Dicle'ye birşey olmuyor.
Sordugunuz gizli müzakere konusu; hicbir gizli müzakeremiz yoktur olması da söz konusu olamaz." bilgilerinize sunarım.


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 06/12/2009 / Hit: 9,480

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı