ENGLISH
  Güncelleme: 08/03/2017

AB Bakanı Ömer Çelik AA Editör Masası'nda Gündeme Dair Değerlendirmelerde Bulundu

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AA Editör Masası'na konuk olarak canlı yayında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı. Bakan Ömer Çelik, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin bir Avrupa devleti olduğunu ve bunun tarihsel bir gerçek olduğunu kaydetti.

AB Bakanı Ömer Çelik, Almanya'nın Türk bakanların etkinliklerini engellemesiyle ilgili soruya ise "Bu engellemelerden hükümet sorumludur. 'Yerel otoriteler sorumlular' ifadesini kabul etmiyoruz. Doğru da değil. Sistematik engellemeler olduğunu biliyoruz." yanıtını verdi.

AB Bakanı Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sigorta şirketlerine baskı yapılıyor, salonların sigortasının yapılmaması için. 20 yıldır hizmet veren salonun ruhsatı iptal ediliyor. Bunları biliyoruz. Gözümüzün önünde yapılıyor. Sistematik engelleme söz konusu. Bunu kayda geçirdiğimizi, not ettiğimizi muhatabıma söyledim."

Bakan Ömer Çelik, durumun ağır bir kriz olduğunu belirterek, "Bunu düzeltmeleri gerekir. Bu yoldan vazgeçmeleri gerekir. Netice itibariyle bir 'hayır' kampanyası yapmak ya da engellemek istiyorlarsa, bunun hiçbir şekilde faydası olmaz. Tam tersi olur." ifadesini kullandı. 

AB'deki aşırı sağın yükselişine de dikkati çeken Bakan Ömer Çelik, "AB uzun zamandır yeni bir cazibe üretemiyor. İç sorunlara gömülmüş durumda." dedi.

AB Bakanı Ömer Çelik, Almanya, Hollanda ve Fransa'daki seçimlerin birliğin kaderini belirleyeceğine işaret ederek, "Şöyle yanlış bir şey yapıyorlar. Aşırı sağla mücadele etmek için, onların elindeki argümanlarını alabilmek için benzer politikalara imza atıyorlar. Her seferinde gördüler ki, aslında aşırı sağ yükseliyor ve kendileri kaybediyor." diye konuştu.

AB'nin göçmen sınavını veremediğine de değinen AB Bakanı Ömer Çelik, iktidarların aşırı sağın göçmen karşıtlığı politikası karşısında, kamuoylarını zehirleme yolunu seçtiğini söyledi. 

Bakan Ömer Çelik, bu politikanın "Avrupa karşıtlığı" oluşturduğunu vurgulayarak, Avrupa içinde etnik ve mezhepsel çatışmaların yeniden alevlenebileceği uyarısında bulundu. 

Türkiye olarak milli çıkarlara baktıklarını dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, AB'de aşırı sağın ve ırkçılığın yükselmesinin, birliğin zayıflamasının, Avrupa'daki Türk ve Müslüman varlığını, son derece yaralayıcı ve zorlayıcı birtakım hareketlerle karşı karşıya bırakacağını belirtti.

Türkiye'nin bir Avrupa devleti olduğunu ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, bunun tarihsel bir gerçek olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin Avrupa'da misafir değil ev sahibi olduğunun altını çizen Bakan Ömer Çelik, "Dolayısıyla Avrupa'nın geleceği açısından söyleyecek sözümüz var. Bunun AB üyesi olup olmamakla bir ilgisi yok. AB bir parantez. 50 yıldır var. Sürdüğü yere kadar da sürecek. Türkiye Cumhuriyeti devleti stratejik bir yaklaşımla tam üyelik perspektifini koruyor. " dedi.

AB Bakanı Ömer Çelik, Balkanlar'da barış ve huzurun korunması noktasında, AB'nin son derece pozitif bir katkısı olduğunu vurguladı.

Bakan Ömer Çelik, "Büyük resme baktığımızda bizim hem ilkelerimiz hem dünya görüşümüz hem de milli çıkarlarımız açısından, AB'nin siyasi değerler temelinde, güçlü bir birlik olarak korunması lehimizedir. Bazen şunu da söylüyorum; AB  zayıflayacak kadar dağılacaksa da, elimizdeki imkanlarla müdahale edip bunun olmamasını sağlamak lazım. Bu bir fantezi tabii, söylediğim şey. Ama tematik bir şey söylemek için bunu söylüyorum." diye konuştu.

"Türk vatandaşlarına, ülkeleri AB'ye üye olsun mu?" diye sorduğunuzda çok yüksek oranda "olsun" cevabının çıktığını, ancak "Türkiye'nin AB üyesi olacağına inanıyor musunuz?" sorusuna net biçimde olumsuz yanıt geldiğini dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, "Çünkü oradaki çifte standardı görüyorlar. Dolayısıyla bu bizden kaynaklanan, Türkiye Cumhuriyeti'nden kaynaklanan bir şey değil. Almanya'daki siyasi muhataplarımıza da söylüyorum. Eksiden Almanya milli takımı yabancı bir ülkeyle maç yaptığında Türkler otomatikman Almanya'yı tutardı. Şimdi ise otomatikman Almanya'nın karşısında kim varsa onu tutarlar. Bu kadar net. Ama bunu bu hale siz getirdiniz, siz soktunuz." ifadelerini kullandı.

Brexit sonrasında ortaya çıkan, Fransa'nın Birlik'ten ayrılmasını öngören "Frexit" kavramını kimin öne sürdüğünü soran AB Bakanı Ömer Çelik, "Irkçı, tüm değerlere düşman (Marine) Le Pen söylüyor. Bir bakıma mahalle karışmış durumda. Bunun derlenip toparlanması kolay olmayacak. Bu tartışmalar hala sürüyor. İngiltere gibi önemli bir ülkenin ayrılması demek, AB'nin artık eski AB olarak kalmayacağı, yeni bir forma döneceği demektir." dedi.

Ukrayna krizinden sonra yeniden güçlü bir şekilde Polonya ve diğer yerlere, ABD güçlerinin yerleştiğine işaret eden AB Bakanı Ömer Çelik, daha önceleri "yumuşak güç" üzerinden entegrasyon sağlandığını anlattı. 

Avrupa'nın ordusu olması gerektiği tartışmalarına da değinen AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupalıların bu noktada zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, görüştüğü Avrupalı bakan bir dostunun kendisine böyle bir orduya hangi dilde emir vereceklerine 3 yılda dahi karar veremeyeceklerini söylediğini aktardı.

- "Türkiye'nin yörüngesini daha güçlü tutmalıyız"

AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupa'nın sığınmacılara yönelik politikasını da eleştirdi. Tüm dünyaya sığınmacılara sahip çıkmaları konusunda çağrıda bulunan Avrupa'nın kendisinin ise herhangi bir adım atmadığına işaret eden Bakan Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni kaos, istikrarsızlıklar ortamında, tırnak içinde mahallenin karıştığı bu ortamda, daha güçlü şekilde bu tehlikeli sularda tutmalıyız. (Türkiye'nin) yörüngesini daha güçlü şekilde tutmalıyız. Devlet, hayatımızın daha kontrolünde olması lazım."

Böyle bir istikrarsızlık ortamında 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin başarılı olması durumunda Türkiye'nin neredeyse tarih sahnesinin dışına itilmiş olacağını ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, 2017 yılının dünya için yeni bir sayfa açacağını dile getirdi.

Bakan Ömer Çelik, bu noktada olumlu bir sayfanın açılacağına inandığını belirterek, Avrupa'da yakın dönemde yapılacak 3 seçimin kıtanın geleceğini şekillendireceğini kaydetti.

Türk halkının, Suriye ve Irak meseleriyle yakından ilgilendiğini ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, "Müttefiklerimizin Türkiye'ye karşı olumsuz tutum ortaya koymaları ya da terör örgütleriyle içli dışlı olmaları; tabii ki bu, anti-Amerikanizm, anti-Avrupa Birliği gibi süreçleri güçlendiriyor. Biz rasyonel bir noktada durmalıyız. Teslimiyetçilik ya da reddiyecilik, bu romantizm meselesidir. Siyasi algılarımızı çok doğru bir yerde tutup, siyasi tutumlarımızla ilgili çok iyi çalışmalar yürütmeliyiz." diye konuştu.

AB'nin dağılma sürecine girip girmediğine yönelik bir soru üzerine Bakan Ömer Çelik, Avrupa'nın kurulduğu değerlere dikkati çekti. 

AB Bakanı Ömer Çelik, aşırı sağ dalganın şu anda Avrupa'yı kuşattığına değinerek, kendisine hala Türkiye'nin AB üyesi olmak isteyip istemediğinin sorulduğunu belirtti. Bu soruya 'Hangi Avrupa'dan bahsediyorsunuz?' diye karşılık verdiğini aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer kastettiğiniz şey, (Nicolas) Sarkozy'nin kafasındaki Avrupa ise, (Marine) Le Pen, (Geert) Wilders'in kafasındaki Avrupa ise, Türkiye böyle bir AB'nin içinde yer almaz. Böyle bir AB'yi meşru da görmez. Ancak Türkiye siyasi değerler temelinde entegre olmuş, insan hakları hakları ve demokrasi konusundaki çifte standartlardan arınmış, Avrupa'nın kurucu babalarının ortaya koyduğu çerçevede barış ve istikrar projesi bir Avrupa'dan bahsediyorsanız, Türkiye bunun zaten doğal bir parçası olmak ister."

Avrupa'nın sert gücüyle değil, yumuşak gücüyle değerler birliği üzerinden etkili olmaya çalıştığını ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye konusunda ya da göçmen krizi noktasında çifte standartların ortaya çıkmasının Avrupa'nın kendi gücünde bir zafiyet yarattığını söyledi.

Bakan Ömer Çelik, Avrupa'nın şu anda bir krizin içinden geçtiğini fakat bu krizin içinden nasıl çıkacağıyla ilgili net bir yol haritasına sahip olmadığını kaydetti. 

Bundan sonra Avrupa'nın, çekirdek kurucuların bir düzenlemeye, diğerlerinin ise başka bir düzenlemeye tabii olduğu bir tablo içerisinde yer alacağını dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, "Avrupa'da 2017 sonrasındaki seçimlerin şekillenmesine dönük olarak aşırı ırkçı ve saha siyasetler Avrupa geneline hakim olmazsa, böyle çok olumsuz, dünya, Türkiye ve Avrupa için olumsuz olabilecek bir tablo ortaya çıkmazsa Türkiye için yeni imkanlar ortaya çıkacaktır. Bunda bir kuşku yok." diye konuştu.

Almanya'nın Türkiye ile rekabetini doğru yönetemediğini ve Türkiye'nin yükselen güç olmaya başladığı andan itibaren Almanya ile arasında rekabet olduğunu dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Bu rekabeti bir sinerji üretecek, aramızdaki işbirliğini artıracak, kazan-kazana dönüştürebilecek şekilde yönetmemiz gerekirdi fakat Almanya bunu bu şekilde yönetemiyor. Burada daha çok siyasi mülahazalar öne çıkıyor. 

Uzun zamandır da Avrupa'da özellikle Almanya'da PKK terör örgütünün, Fetullahçı Terör Örgütü'nün yerleşik olması, oradaki karar mekanizmalarını etkileyecek bir etkinlik üretmeleri de oradaki dengeleri bozuyor. Ama en temelde söylediğim gibi çok güçlü bir şekilde Avrupa'daki aşırı sağdan etkileniyorlar. Geçmişte İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşadıkları acı deneyimler var. Acı deneyimlerin hatıraları üzerinden yaşadıkları travma, yani kendilerindeki alternatif Almanya Partisi gibi aşırı sağ akımların yükselmesi, İslamofobinin, antisemitik akımların yükselmesi gibi konular onlarda daha büyük bir travma yaratıyor ve iç siyasi tartışmalara, dengelere teslim olarak bunu üretiyorlar." 

Almanya'nın bu şekilde öne çıkmasının, Avrupa'nın lider ülkesi olduğu için çok daha büyük etkiler yaratacağını belirten AB Bakanı Ömer Çelik, "Bu şekilde giderse onlara da söylüyorum, Türkiye'ye hiçbir şey olmaz. Türkiye bugüne kadar nasıl geldiyse bundan sonra da aynı şekilde yükselen bir güç olmaya devam eder ama siz  Avrupa'nın yumuşak gücünü yok ediyorsunuz, değerler Avrupası'nı yok ediyorsunuz ve bu şekilde davranırsanız, bu krizi anlamlı bir şekilde bir değerler çerçevesinde çözüme dönüştürmezseniz, önümüzdeki 10 yılda değerler Avrupası kalmayacak ve bunun sorumlusu siz olacaksınız." diye konuştu. 

- "İnsanlığın namusunu Türkiye kurtarıyor"

AB'de sığınmacılarla ilgili gelişmeler ve Türkiye'ye sığınmacılar için vadettiği 3 milyar avroluk yardım sözü ile yeni ABD yönetiminin sığınmacıları kabul etmemesine ilişkin soru üzerine AB Bakanı Ömer Çelik, göçmenlerin herhangi bir ülkeye sokulmasının engellenmesi ya da bazı ülke vatandaşlarının engellenmesini Ortaçağ'a dönüş olarak nitelendirdi. 

AB'nin göçmen krizi konusunda başarısız kaldığını belirten Bakan Ömer Çelik, "İnsanlığın namusunu Türkiye kurtarıyor." dedi.

AB Bakanı Ömer Çelik, AB'nin Türkiye'ye taahhüt ettiği mali yardımlar konusunda ciddi sıkıntılar bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"2,2 milyar avro taahhüt edildi. Bunun yaklaşık olarak 1,5 milyar avrosu projelendirildi. 'Taahhüt edildi, projelendirildi' bu kavramlar önemli. Fakat bunun sahada, sivil toplum örgütlerine aktarılanının yaklaşık 750 milyon avro olduğunu biliyoruz. 528 milyon avrosu sivil toplum örgütlerine aktarıldı. Geri kalan kısmı, 120 milyon avro Sağlık Bakanlığına, 90 milyon avro Milli Eğitim Bakanlığına, 12 milyon avro da İçişleri Bakanlığına aktarıldı."

AB'ye doğrudan bu yardımı kamu kurumlarına aktarmaları ve denetlemeleri çağrısında bulunduklarını dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, AB'nin, "eğitime harcama, yeni okul yapma, mevcut okulların restorasyonunu yap" şeklinde yaklaşımı olduğunu dile getirdi.

Bakan Ömer Çelik, "Bizde 800 bin Suriyeli çocuk var. 491 bini eğitim görüyor. Bu sayı, Finlandiya'daki toplam öğrenci sayısı kadardır." dedi.

Geri kalanların da eğitim görmesi gerektiğini ve bu çocukların peşinde DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri olduğunu söyleyen AB Bakanı Ömer Çelik, "Bunların eğitim görebilmesi için de olağan mekanizmaların kullanılması lazım. Mesele kullanımıyla ilgili. AB bu hızla devam ederse, bu çocuklar emeklilik yaşına geldiğince sahaya inmiş olacak." diye konuştu. 

- "Zirveden somut sonuçlar çıkması lazım"

AB Bakanı Ömer Çelik, Türkiye ve AB arasında yapılması beklenen zirveyle ilgili, "Zirveyi yapacağız. Yılın ilk yarısında yapalım diyoruz. Haziran gibi bir tarihi sürekli hatırlatıyoruz, telkin ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımını çok önemsiyoruz. Liderler düzeyinde katılım olması lazım. Sonuç çıkması lazım." ifadesini kullandı. 

AB'nin vize serbestisini terörle mücadele kanununda değişiklik yapılmasına bağladığı hatırlatılan Bakan Ömer Çelik, "Türkiye'de bir yılda gerçekleşen saldırılar, Avrupa'da 5 yılda gerçekleşmiyor. Bütün bu şartlar altında Türkiye ile dayanışma içinde olunması gerekirken, Türkiye'ye müteşekkir olunması gerekirken, terörle mücadele yasamızın değiştirilmesinden bahsedilmesini gayriciddi buluyorum." dedi.

Bakan Ömer Çelik, DEAŞ saldırısı olduğunda sembolik binalara Türk bayrağı yansıtan ve Türkiye ile dayanışma gösteren Avrupa'nın PKK saldırılarında ise aynı tavrı göstermeyerek çifte standart uyguladığını söyledi. 

Vize serbestisi konusuyla ilgili de AB Bakanı Ömer Çelik, "Strazburg'a gideceğim. Tekrar bir konuşacağım Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile de. Konu tamamen kapanmış değil ama ne oluyor, ne olmuyor. Öyle bir çerçeve içinde ilerliyor." diye konuştu.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele konusunda, "Belli bir zaman sonra bu mücadelede bir gevşemenin ortaya çıkmasının ülkeyi daha büyük bir dalgayla karşı karşıya bırakacağı görülmüştür. O sebeple bunun uzun soluklu ve kesintisiz bir mücadele olduğunun ve Türkiye'nin dış politikasının birinci maddesi olduğunun altını çiziyoruz. Çeşitli ülkelerde elde ettiğimiz ilerlemeler var ama henüz bu istediğimiz düzeyde değil." dedi.

Bakan Ömer Çelik, Avrupalı dostlarına FETÖ meselesinin kendileri için tali değil asli bir mesele olduğunu söylediğini belirtti. Bu örgüt mensuplarının finans ya da oradaki devletlerin çeşitli birimlerinde etki üretebilme açısından yıllar içinde yerleşik hale geldiğini gördüklerini ifade eden AB Bakanı Ömer Çelik, Avrupalı muhataplarına bu konuda, "Sizi aldatırlar. Siz bunları camide falan ararsınız fakat bunların en temel özelliği gittikleri her yerde önce kiliselerle iş birliği yaparlar, hiç ummadığınız gruplar altında önünüze gelirler, sizin ülkenizde bile topladıkları istihbaratı başka ülkelere satmak konusunda son derece mahirdirler. 'Türkiye'den kaçıyorum, o yüzden buraya sığındım' kisvesi altında kendi ülkenizde, başka ülkelere doğrudan bağlı istihbarat elemanları bulunduruyorsunuz." dediğini aktardı.

AB Bakanı Ömer Çelik, bu kişilerin orada da terörist faaliyetlere devam ettiğine dikkati çekerek, "Hoşgörü kavramının belki de bu kadar terörize edildiği bir dönem bu." diye konuştu.

Bazı asker ve hakimlerin savcılık ifadelerinde çok çarpıcı şeyler olduğunu, bunları İngilizceye çevirerek gittiği yerlerde muhataplarıyla paylaştığını dile getiren Bakan Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Aslında muhataplarımızın bize sorup da sorguladıkları şeylerin çoğu boş çünkü ilgili kişiler, zaten savcılık ifadelerinde bunları ortaya koyuyorlar ama bu anlaşılmayan değil anlaşılmak istenmeyen bir tablo. Herkes bir şekilde bunu Türkiye karşıtlığı üzerinden elinin kenarında tutmak istiyor. Ama bunun şeyi yok. Bu uzun soluklu bir mücadele. Belli bir zaman sonra bu mücadelede bir gevşemenin ortaya çıkmasının ülkeyi daha büyük bir dalgayla karşı karşıya bırakacağı görülmüştür. O sebeple bunun uzun soluklu ve kesintisiz bir mücadele olduğunun ve Türkiye'nin dış politikasının birinci maddesi olduğunun altını çiziyoruz. Çeşitli ülkelerde elde ettiğimiz ilerlemeler var ama henüz bu istediğimiz düzeyde değil. Soluksuz bir şekilde bunları kovalamaya devam edeceğiz."

- "Siyasal psikiyatrinin incelemesi gereken bir mesele"

Bir FETÖ mensubunu bilinen ölçütlerle tanımanın çok zor olduğunu vurgulayan AB Bakanı Ömer Çelik, "Ben diyorum ki bir yolu boşaltın, hiç kimse olmasın orada. Normal bir insanı oraya koyduğunuzda hiç kimse olmadığı için yolun ortasından yürür. Bir Fetullahçıyı koyun, yol boş olsa bile mutlaka saçak altından yürür. Çünkü bir şeyin arkasına saklanmak, ruh hali haline gelmiştir bunlarda. Benim önerdiğim psikolojik test bu." dedi. FETÖ mensuplarının bunu bir dini meşruiyet saikiyle yaptıklarının da altını çizen AB Bakanı Ömer Çelik, bunun aslında siyasal psikiyatrinin incelemesi gereken bir mesele olduğuna dikkati çekti.  

FETÖ mensuplarının ifadelerinde hep "bana emir verildi, yaptım" şeklinde sözler sarf ettiğini hatırlatan AB Bakanı Ömer Çelik, konuya iyi niyetle bakan siyasetçi ve askerlerin ise yapılanların komuta zinciri içinde gerçekleşmediği, darbe girişiminde bulunan kişilerin ordu içinde bir grup olduğunu ileri sürdüğünü anımsattı. Bakan Ömer Çelik, bu kişilerin yorumlarından "emir komuta zinciri içinde olması halinde meşru olurmuş" gibi bir mana çıktığını söyledi. 

Bakan Ömer Çelik, bunu yaparken geçmişten beri gelen darbe zihniyetinin argümanlarının da arkasına saklandıklarını anlattı. "Ordunun en kıymetli kavramlarından biri olan emir komuta zinciri kavramını gayri meşru bir iş için bir çatı, kapak haline getirmeye çalışıyorlar." diye konuşan AB Bakanı Ömer Çelik, emir komuta zinciri içinde bile olsa gayri meşru olan şeyin gayri meşru olacağını vurguladı.  

Başkomutanın cumhurbaşkanı olduğunun altını çizen Bakan Ömer Çelik, bir kadın helikopter pilotunun ifadesinde "Ben normal bir tatbikat zannettim ama uçuşlarımın yarısında bunun bir darbe girişimi olduğunu anladım fakat devam ettim." dediğini aktararak, "Orada yapılacak şey şu, bu net bir tablo, darbe girişimiyse emri vereni vuracaksın. Başkomutana bağlısın sen." görüşünü dile getirdi. 

- "Devrimler çağı kapandı diyorlar"

FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin yepyeni ayrıntıların ortaya çıkmaya devam ettiğini dile getiren AB Bakanı Ömer Çelik, dolayısıyla halkın bu konuya ilgisinin hiç azalmadığını belirtti.

Bakan Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili bazen "diktatör" şeklinde tanımlamalar yapıldığını hatırlatarak, "Bildiğimiz bir şey var. Diktatörler halka karşı tankın arkasına saklanırlar. Bizim cumhurbaşkanımız, halkıyla birlikte tankın önüne çıktı, F16'ların önüne çıktı. Bana Avrupa'da bunu başarabilecek bir devlet başkanı gösterin ve halka bu çağrı yapıldığı zaman da 30 gün boyunca meydanları demokrasi diye terk etmeyecek bir tane halk gösterin bana dünyada. Devrimler çağı kapandı diyorlardı. Bu başka bir şey." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA 

 

 


Diğer Haberler

Image
 
Image
 
Image
 
Image
 
Image
 

Güncelleme: 08/03/2017 / Hit: 5,480

Copyrights © 2023 Republic of Türkiye Ministry of Foreign Affairs
Directorate for EU Affairs
Copyrights © 2023 - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Avrupa Birliği Başkanlığı